Kromozomal anormallikler MR'nun önemli bir nedenidir. Bu anormalliklerin görülme sıklığı MR'nun şiddetine bağlı olarak artmaktadır
11. FRXS'lu bütün hastalarda frajil bölgeler sitogenetik analizlerle tespit edilebilir. X kromozomu ve otozomal kromozomlar üzerinde, farklı lokalizas-yonlarda birçok folat duyarlı frajil alanlar bulunmaktadır. Bunların bazılarının MR ile ilişkili olmasına karşın bazıları MR'la ilişkili değildir. Moleküler genetik analizlere de ihtiyaç vardır
4,5,12. Günümüzdeki çalışmalarda kromozomal anormalliklerin görülme oranı %11.3'dür. Yapısal anormallikler kız çocuklarına oranla erkek çocuklarda daha sık görülmektedir. Bu çalışmada da kız çocuklarına oranla erkek çocuklarda yapısal anormalliklerin daha sık görüldüğü tespit edilmiştir. Bun bulgulara dayanarak erkek çocukların yapısal anormalliklere daha fazla yatkınlık gösterdiği sonucuna varılabilir. Konuşabilme yeteneği, zeka, sosyal ve fiziksel gelişim ile ilgili çeşitli problemler karyotipleme için temel klinik sebep olduğu ortaya konmuştur
13. Major bozukluklar; otizm, MR, konuşma güçlüğü, dikkat eksikliği ve hiperaktivitedir. MR nedeniyle gönderilen hastalarda kromozomal anormalliklerin insidansı, günümüzdeki çalışmalarda %15 olarak tespit edilmiştir. Bu çalışmada genç hastalarda tespit edilen yapısal anormalliklerin görülme oranı %16.6 olarak bulunmuştur. Bu bulgular literatürdeki bulgularla tutarlılık göstermektedir. Anormal kromozoma sahip bireyler arasında en yaygın olarak görülen klinik bulgu MR'dur. Sayısal ve yapısal olmak üzere başlıca iki tip kromozomal anormallik vardır. Sayısal anormallikler poliploidi veya aneuploidilerdir. Yapısal anormalliker; delesyon, duplikasyon, translokasyon, inversiyon, ring kromozom, polimorfizm (satellit, heterokromatin) ve frajil bölgeleri içermektedir. Sayısal anormallikler, klinik özelliklerle çoğunlukla ilişkilidir. Kromozomal etiyolojinin altında yatan nedenler bellidir ama yapısal anormalliklerin klinik presantasyonla ilgisi daha azdır. Günümüzdeki çalışmalarda genç hastalarda yapılan karyotiplemelerde yapısal anormalliklerin sayısal anormalliklere göre daha fazla oranda tespit edildiğini ortaya koymuştur. Yapısal anormalliklerin görülme oranı %7.14, sayısal anormalliklerin görülme oranı ise %5.17'dir. Bu çalışmada yapısal anormalliklerin insidansı %16 olarak tespit edilmiştir. Sayısal anormallikler tespit edilememiştir. Bu durum hasta sayısının azlığından kaynaklanabilir. Belirgin fenotipik özelliklere sahip hastalarda karyotipleme yapılmalıdır Heteromorfizm belirli kromozomların heterokromatik bölgelerinde artış şeklinde olmaktadır. Günümüzdeki çalışmalarda karyotiplemede görülen en yaygın kromozomal anormallik, kromozom 9'un perisentrik inversiyonudur. Kromozom 9'un yapısal düzenlenmelere çok fazla yatkınlık gösterdiği bilinmektedir. Perisentrik inversiyon genel popülasyonda sık olarak görülmektedir. İnsan karyotipinde en yaygın olarak görülen kromozomal anormalliklerden biridir. MR'da, şizofrenide, konjenital malformasyonda ve tekrarlayan düşüklerde tespit edilmiştir. Klinik önemi tam olarak anlaşılamamıştır. Perisentrik inversiyon gibi polimorfizmlerin normal varyantlar olduğu düşünülmektedir
13. Bu çalışmada 2 olguda inversiyon 9 (vaka no: 45 ve 55) tespit edildi. 9. kromozomdaki perisentrik inversiyonu olan kişilerdeki klinik bulgular, fenotipik belirti göstermeyenden ağır MR ve malformasyona kadar değişmektedir. Değerlendirme yapılırken inversiyonun bir kromozomal anomali mi yoksa kromozomun polimorfik varyant mı olduğunu saptamak zordur.
15q11.2-2q13 bölgesindeki duplikasyonlar; MR, motor koordinasyon problemleri, epilepsi, dikkat eksikliği, iletişim kuramama ve hiperaktivite gibi problemleri olan hastalarda tespit edilmiştir 14. Wassink ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada otizimli hastalarda görülen en yaygın kromozomal anormallikler Frajil X, cinsiyet kromozom anormallikleri ve kromozom 15 ile ilgili anormalliklerdir. Otistik vakalarda bu anormalliklerin sayısı önemlidir. Kromozom 15 ve cinsiyet anormalliklerinin görülmesi ilgi çekici bir durumdur 12. Bu çalışmada; MR, dikkat eksikliği, iletişim kuramama ve hiperaktivite gibi problemler tespit edilen bir olguda kromomozom 15'in robertsonian translokasyonu (vaka no:57) tespit edildi. Bu çalışmada hastaların önemli bir oranında kromozomal anormallikler tespit edilmiştir. Bu durum klinik uygulamada önemlidir. Psikiyatristler böyle anormalliklerin olabilme olasılığını göz önünde bulundurmalı ve genetikçilerle aktif bir şekilde iş birliği içinde olmalıdırlar. Bu çalışmanın bazı sınırlılıkları vardır. Kromozomal değişiklikleri içeren hasta oranı azdı. Çünkü konvansiyonel bantlama tekniği kullanılarak metafaz incelemesi yapıldı. Bazı minör anormallikler gözden kaçmış olabilir. Daha fazla çözünürlük, daha küçük anormalliklerin tespitine olanak sağlayabilirdi ve böylelikle daha fazla sayıda kromozomal aberasyon tespit edilebilirdi.
Klinik olarak FRXS tanısı atlanabileceği için, otistik çocuklara DNA analizini içeren kromozom çalışmaları yapılmalıdır. Hastalığın fiziksel özellikleri yaş ile birlikte belirgin hale gelir. Klinik tanı yeni doğan ve bebeklik çağında güç olabilir. Ancak bazı vakalarda baş çevresi, boy ve ağırlığın bireyin normal kardeşlerine göre daha fazla olduğu bildirilmiştir. Erken çocukluk çağında göz çevresinde şişlik görülebilir. Klinik belirtilerin çoğu bağ dokusu displazisine bağlıdır. Erken aşırı büyüme sendromlarının ayırıcı tanısında FRXS da düşünülmelidir. Bu nedenle, Martin-Bell fenotipi olmazsa bile, MR'lu erkeklerin FRXS yönünde de değerlendirilmesi kabul edilmektedir 15. Etyolojisi bilinmeyen MR ve MR aile hikayesi olan hastalarda FRXS yönelik sitogenetik inceleme gereklidir. Sitogenetik analiz etkilenmiş erkeklerin saptanmasında faydalı bir yöntem olmasına rağmen, DNA-dayalı moleküler analizler hem tam mutasyonlar ve hem de premutasyon taşıyıcıların tanımlanmasına imkan sağlar 4.
Sonuç olarak bu çalışmada MR, dil bozukluğu, dikkat eksikliği, hiperaktif veya gelişme bozukluğu olan çocuklarda genetik etiyolojinin insidansında anlamlı bir artış bulundu. Ciddi dikkat eksiklik problemleri, hiperaktivite ve dil problemleri gibi yaygın davranış problemleri prepubertal çocuklarda Frajil X taramaları için klinik açıdan önemli kriterler olduğu görülmektedir. Frajil X kromozomu için tanı testleri; büyük ve belirgin kulakları ve gelişme bozukluğu özellikle konuşma güçlüğü olan çocuklarda tanı konabilmesi için yararlı olabilir. Daha fazla hasta sayısını içeren ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Populasyon arası çalışmalar bazı bozuklukların aydınlatılmasına yardımcı olacaktır.