Bu çalışma, herhangi bir kurum tarafından desteklenmemiş olup araştırıcıların öz kaynaklarıyla yürütülmüştür. Dolayısıyla, araştırmanın yürütüldüğü illerin sayısı ve coğrafi dağılımı, Türkiye genelini yansıtacak bir oranda tutulamamıştır. Bu durum, araştırmanın sınırlılıkları arasında kabul edilmelidir. Buna bağlı olarak, bağımsız değişken katmanları içerisinde orantılı bir örneklem seçimi yapılamamıştır. Çalışma, coğrafi olarak sadece 11 ilde yürütülmüş; cinsiyet dağılımı açısından ise bayan katılımcıların oranı sadece yüzde 2 olmuştur. Bu durumun, genelde, araştırmanın temsil gücünü zayıflattığı; özelde cinsiyet dağılım açısından erkeklerin lehinde; coğrafi dağılım açısından ise araştırmanın uygulandığı iller lehinde sonuçlar ortaya konmasına neden olduğu söylenebilir. Tüm bunlara rağmen, ulaşılan sonuçların, veteriner hekimlerin ilaç/hormon kullanımı ve kalıntı sorununa ilişkin tutum ve yaklaşımları hakkında fikir vereceği ve yapılacak yeni çalışmalara veri sağlayacağı ileri sürülebilir.
Katılımcıların, Türkiye'deki hayvancılık işletmelerinde besi performansını artırmak amacıyla hormon kullanımının yaygınlığı konusundaki görüşlerine bakıldığında, çok yaygın (%13), yaygın (%21) ve az kullanılıyor (%32) şeklinde yanıt verenlerin, yani işletmelerde farklı yaygınlıkta da olsa hormon kullanıldığını düşünen katılımcıların toplam oranının % 66'yı bulduğu gözlenmiştir. Gıda değeri olan hayvanlarda yemden yararlanmanın arttırılması veya kilo artışının sağlanması amacıyla birçok hormonun yasaklanmış olmasına rağmen 9, sonuçların bu boyutlara ulaşmış olmasının, veteriner ilaç sektöründeki denetimsizlikten kaynaklandığı ileri sürülebilir.
Hormon kullanımı konusundaki tutum analizleri, hormon kullanımın desteklemeyen katılımcı oranının yüzde 88 olduğunu göstermiştir. Yine, yetiştiricilere, hormon kullanımını önermediklerini bildiren katılımcıların oranı yüzde 83 olmuştur. Bu sonuçların birbirini destekler nitelikte bir görünüm verdiği düşünülebilirse de, “Herhangi bir hormon preparatı kullanırken kayıt tutuyor musunuz?” şeklindeki soruya “hormon preparatı kullanmıyor ve önermiyorum” şeklinde yanıt verenlerin oranının yüzde 36 olması –ki bu veriler hormon kullanan veteriner hekimlerin oranının yüzde 64 olduğunu göstermektedir-, verilen yanıtlar arasındaki tutarlılığın tartışılır olduğuna işaret olarak kabul edilebilir. Katılımcıların, çelişki olarak tanımlanabilecek bu yaklaşımlarının ise, genelde toplumun özelde ise tüketicilerin, hormon kullanımı konusundaki tepkisel tutumundan kaynaklandığı ileri sürülebilir.
Türk gıda mevzuatı çerçevesinde, veteriner hekimler reçete yazarken “Gıda Olarak Değerlendirilen Hayvanların Bulundurulduğu Hayvancılık İşletmelerinde İlaç Kullanımı Kontrolleri Genelgesi” hükümleri gereği “Veteriner Hekimin İlaç Tavsiye, Uygulama ve Teslim Belgesi” düzenlemekle yükümlüdürler 7. Veteriner hekimlerin kalıntı sorununa ilişkin sorumluluklarının tartışıldığı bir çalışmada da 10, uygulamalara ilişkin gerekli kayıtların düzenli olarak tutulmasının, veteriner hekimlerin mesleki duyarlılıklarını göstermek anlamına geleceği bildirilmiştir. Oysa sözü edilen teslim belgesini düzenlediğini bildiren katılımcıların oranı sadece yüzde 9 olmuştur. Bu sonuçların, ilaç kullanımı konusundaki bilimsel ihmallerin, mevzuat ihlallerinin ve denetim süreçlerindeki aksaklıkların boyutunu göstermesi açısından düşündürücü olduğu söylenebilir. Benzer şekilde, bu belgeyle ilgili bilgi sahibi olmadığını bildiren katılımcıların oranı ise yüzde 59'dur. Bu oran ise, katılımcıların ilaç kalıntılarına ilişkin mevzuat konusundaki bilgisizliğine kanıt olarak kabul edilebilir. Öte yandan katılımcıların yarıya yakınının, veteriner hekimlerin ilaçların arınma süreleriyle ilgili yeterince bilgi sahibi olmadıkları, dörtte üçlük kısmının ise veteriner hekimlerin ilaçların arınma süreleri konusunda yeterince dikkatli olmadıkları yönünde görüş bildirmiş olmaları, veteriner hekimliğinde etiket dışı ilaç uygulamalarının yaygınlığını gösteren bir işaret olarak kabul edilebilir. Her ne kadar, konuya ilişkin olarak yapılmış bir çalışmada 1 etiket dışı ilaç kullanımının, hayvansal kökenli gıdalardaki kalıntı sorununda etkisinin diğer etkenlere oranla daha düşük olduğu bildirilse de, sonuçta, kalıntı sorununun etiket dışı kullanımdan kaynaklanan kısmının öncelikli sorumlularının veteriner hekimler olduğu söylenebilir.
Dresser ve Wilcke tarafından yürütülen çalışmada 1, kalıntı sorununda yetiştiricilerin katkısının, veteriner hekimlerin işe karışmadıkları durumlarda yüzde 81.3; ilaç satış ve temininin veteriner hekim tarafından, uygulamanın yetiştirici tarafından yapıldığı durumlarda ise yüzde 63 olduğu ileri sürülmüştür. Bu çalışmada ise “Hayvansal gıdalardaki kalıntı sorununun öncelikli sorumluları kimlerdir?” şeklindeki soruya verilen yanıtlardan, katılımcıların yarıya yakınının, öncelikli sorumluların yetiştiriciler olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuçların Dresser ve Wilcke'nin 1 sonuçlarıyla paralellik gösterdiği söylenebilir. Öte yandan, yetiştiricilerin ilaçların arınma süreleri konusunda yeterince bilgilendirilmediğini düşünen katılımcıların oranı yüzde 82 ve yeterince uyarılmadığını düşünen katılımcıların oranı ise yüzde 56 olmuştur. Bu sonuçların ise, yetiştiricilerin sorumlulukları yanında, ilaç ve hormon dağıtım ve satış kanallarında yaşanan sorunlardan beslendiği 11,12; özellikle de “elden satış” denilen yolun yetiştirici eğitimi süreçlerinde aksaklıklar yaşanmasını tetiklediği düşünülebilir.
Sonuç olarak, insan sağlığı açısından yaşamsal önem taşıyan, hayvansal gıdalardaki kalıntı konusunda önemli sorunlar olduğu; bu sorunla ilgili olarak bugün bulunulan noktaya gelinmesinde ise öncelikle yetiştirici ve veteriner hekim kaynaklı faktörlerin etkili olduğu ileri sürülebilir.
a: Anket formu yazarlardan temin edilebilir.