Doğum ve abort sonrası görülen bozukluklardan biri olan RS, puerperiumun fizyolojik seyrini bozarak fertilitenin düşmesine neden olmaktadır
2,8.
Hayvanların başlıca Se alımları yemle birlikte olmaktadır10. Selenyum hayvanlarda vit E ile sinerjik etki göstererek, güçlü bir antioksidan görevi üstlenmektedir. Bunu ise glutatyon peroksidaz yoluyla başarmaktadır11. Sığırlarda normal serum selenyum düzeyleri 80-160 ng/ml olarak kaydedilmiştir15. Selenyumun yetersizliğinde ise immun fonksiyonları üzerine olan etkisiyle postpartum ovaryum fonksiyonları ve uterus involusyonu olumsuz etkilenebilir. Ayrıca, tiroid hormon metabolizması ya da prostaglandinlerin sentezi üzerine olan etkileri de dikkate alınmalıdır9.
Selenyumun hayvanları nasıl etkilediği yönünde bir takım araştırmalar yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda9 selenyum eksikliği, sığırlarda retensiyo sekundinarum oluşumu ile ilişkilendirilmiştir. Ancak, bunun üreme fonksiyonları üzerine etkisinin mekanizması tam olarak açıklanamamıştır. Bu amaçla, birçok araştırmacı16-18 kan serumundaki Se miktarının retensiyo sekundinarum oluşumundaki etkisini anlayabilmek için daha çok deneysel türde çalışmalar yapmışlardır ve bu amaçla rasyonlarındaki Se düzeylerine göre incelemelerde bulunmuşlardır. Bu çalışmada da sonuç itibarı ile diğer araştırmacılarda olduğu gibi kan serumunda Se düzeyine bakılarak RS'un etiyolojisindeki rolü belirlenmeye çalışıldı.
Harrison ve Conrad16 tarafından yapılan bir çalışmada selenyum ilave edilen yemlerle beslenen ineklerde RS görülmediği, buna karşın kontrol grubunda görülme oranının %17,4 olduğunu bildirmişlerdir. Benzer bir çalışmada D'Aleo ve ark.17, selenyum içeriği düşük yemle beslenen ineklerde RS olgularının görülme oranını %20, yemine selenyum ilave edilerek beslenen ineklerde RS oranını ise %0 olarak rapor etmişlerdir. Harrison ve Hancook'un18 yaptığı çalışmada yemlerine çeşitli miktarlarda selenyum ve vitamin E ilave edilen ineklerde RS görülme oranını %10,8, kontrol grubunda ise %24,5 olarak bulmuşlardır. Vitamin E ve selenyum destekli beslenen ineklerde RS riskinin azaldığı bildirilmiştir19. Yapılan çalışmada retensiyo sekundinarum şekillenen hayvanlarda ortalama Se düzeyi 110,61 ng/ml, kontrol grubundaki hayvanlarda ise 124,06 ng/ml olarak tespit edildi. Sunulan çalışmada retensiyo sekundinarum şekillenmeyen hayvanlarda ortalama Se düzeyi, retensiyo sekundinarum şekillenen hayvanlardan daha yüksek bulunmasına rağmen, bunun istatistiki yönden önemli olmadığı sonucuna varıldı (p>0.05). Aşağıda belirtilen araştırmacıların Se ve E vitamini üzerine yaptıkları çalışmalarda değişik sonuçlar elde edilmiştir. Harrison ve Hancock18, yaptıkları çalışmada Se ve vitamin E verilen hayvanlar ile verilmeyenler arasında RS açısından istatistiki bir önem bulmuş iken, bazı araştırmacılar da20-22 Se ve vitamin E kombinasyonunun RS oluşumunda istatistik yönden önemli olmadığını bildirmişlerdir.
Retensiyo sekundinarum her yaştaki hayvanı etkilemesine rağmen, daha çok düve ve 6 yaşından yukarı hayvanlarda daha sık görülmektedir. Retensiyo ve yaş ilişkisi üzerine yapılan çalışmalarda yaşın ilerlemesine bağlı olarak, özellikle de 6 yaş ve yukarısındaki hayvanlarda, RS sıklığının arttığı bildirilmektedir3,4. Bu da yaşın ilerlemesine bağlı olarak bağırsaklardan hem mineral emiliminin azalması hem de bağırsaklarda bulunan vitamin D gibi reseptörlerin sayısının azalmasıyla açıklanmaktadır7. Öcal ve ark.,3 ve Akar ve ark.,4 yaptıkları çalışmalarda yaşın ilerlemesi ile retensiyo sıklığının arttığını bildirmektedirler. Yapılan çalışmada ise RS'lu ve kontrol grubu arasında yaş açısından istatistiksel bir önem bulunmadı. Bunun da her iki gruptaki hayvanların yaşlarının genelde birbirlerine yakın olması ve çoğunluğunun yaşlarının 6'dan küçük olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Öcal ve ark.,3 ve Akar ve ark.,4'nın yaptıkları çalışmalarda 6 yaşından büyük hayvan sayısının fazla olması, yaş ve RS arasındaki ilişkiyi açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Çalışmadaki hayvanların bakım ve beslenme koşullarının çok iyi olmasından dolayı hem kontrol hem de RS grubundaki hayvanların laktasyondaki süt verimi değerleri yüksekti. Ancak, hayvanların doğum öncesindeki laktasyon verilerine bakıldığında, retensiyo şekillenen hayvanlarda laktasyondaki süt verimi daha yüksek görülmesine rağmen bunun istatistik yönden bir öneminin olmadığı belirlendi (p>0.05). Bununla ilaveten, RS şekillenen hayvanlarda olgunun oluşumundan itibaren süt veriminde bir azalmanın olacağı unutulmamalıdır. Yapılan incelemelerde RS öncesi süt verimi ile ilgili herhangi bir veriye rastlanılmadı ve kayıtlı olan laktasyon verilerini değerlendirince, laktasyon verileri arasında bir farklılık bulunmadığından bunun RS açısından gruplar arasında bir öneme sahip olmadığı görüldü. Bundan sonraki çalışmalarda laktasyondaki süt verimleri arasında istatistiki bir fark bulunan hayvanların karşılaştırılması ile süt veriminin retensiyo sekundinaruma etkisinin olup olmadığı hakkında bir fikir edinilebilir. Retensiyo sekundinarum şekillenen grubun laktasyon öncesi ortalama süt veriminin, RS şekillenmeyen gruba göre istatistiki açıdan olmasa da bir miktar fazla olmasının nedeni laktasyonda kalma sürelerine bağlanmaktadır. Çünkü RS şekillenen hayvanlarda bu sürenin ortalaması (437,4 gün), RS şekillenmeyen hayvanların ortalamasına (382,5 gün) göre daha fazla kaydedildi.
Annenin, doğum esnasında vücut kondisyon skorunun yüksek oluşu ile RS oluşumu arasında da doğru orantı olduğu bildirilmiştir23. Aşırı kilolu hayvanlarda, özellikle ilk laktasyonları olanlarda intrapelvik alandaki fazla yağlanma ve buna bağlı olarak pelvik alandaki daralma muhtemelen bir güç doğuma neden olacaktır12. Aşırı yağlanmaya neden olan yüksek VKS değerinin de güç doğum ve dolayısı ile RS'a neden olabileceği düşünülmektedir. Yapılan çalışmada elde edilen bulgulardan da görüldüğü gibi retensiyo sekundinarum şekillenen hayvanların ortalama VKS değerleri, şekillenmeyen hayvanların VKS değerlerinden daha yüksek bulunmuştur. Bu da VKS değeri yüksek olan hayvanların, Gearhart ve ark.,12'nın ifade ettikleri gibi aşırı yağlanma, pelvik alanın daralması ve muhtemel bir güç doğum problemine neden olduğundan RS oluşma riski ile paralellik göstermektedir.
Sonuç olarak, serum selenyum düzeyi açısından retensiyo sekundinarum şekillenen ve şekillenmeyen hayvanlar arsında istatistiksel bir fark tespit edilmedi. Ancak, daha önceki çalışmalara bakıldığında doğum öncesi selenyum eksikliği söz konusu ise selenyum yalnız başına değil vitamin E ile birlikte kullanılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. Buna ilaveten, VKS çok yüksek olan hayvanlarda aşırı yağlanma ve dolayısı ile güç doğum riski ve RS'un artacağı düşünüldüğünden, kuru dönemde hayvanların aşırı yağlandırılmasından kaçınılması önerilebilir.