Nakil işlemi, hayvanların başka bir ortama aktarılmaları amacıyla yakalanması, araca konulması, sevki, taşınması ve araçtan indirilmeleri ile yeni yerlerine yerleştirilmesini içermekte ve hayvanlarda stres oluşmasına neden olmaktadır. Ayrıca, nakil sırasında hayvanların hareketli ya da hareketsiz olarak sınırlanması, aracın sarsıntısı, sıcaklık ve nem gibi atmosferik değişiklikler, yetersiz havalandırma, su ve yemin kısıtlanması
22, taşıma süresi ve hayvan sayısı ile yoğun egzoz gazları gibi faktörler hayvan refahını da olumsuz yönde etkilemekte ve güçlü stres yaratan faktörler arasında yer almaktadırlar
7,8. Hayvanlarda oluşan stresin şiddetine bağlı olarak metabolizmada da değişimler olmaktadır
22. Bu nedenle, kısa ve uzun süreli nakil işleminin hayvanlarda meydana getirdiği stresin neden olduğu metabolizmadaki değişiklikler; kandaki bazı biyokimyasal moleküllerin fizyolojik sınırlarındaki değişimlerin belirlenmesi ve hayvan davranışlarının izlenmesi sonucunda tespit edilebilmektedir
7. Strese yol açan durumlar; hipotalamo-hipofizer-adrenal aksisin uyarılmasına bağlı olarak plazma ACTH ve kortizol salınımını 10 katına kadar artırabilmekte
14,23 ve strese bağlı olarak kanda düzeyi artan kortizol gibi kan glikokortikoidleri ise hayvanlarda çevresel değişimlere gösterilen tepkinin iyi bir göstergesi olarak kabul edilmektedir
22,24. Bu çalışmada; K grubunda plazma kortizol düzeylerinde nakil sonrası tespit edilen artış, hipotalamo-hipofizer-adrenokortikal aksis ve sempato-adrenal medullar aksisin uyarıldığına işaret etmektedir
25,26. Bununla birlikte, şayet stres yaratan etken çok şiddetli değil ve etkinin süresi uzamışsa, glukokortikoid sekresyonu yavaş yavaş azalarak normal düzeye dönerken vücutta da fizyolojik adaptasyon meydana gelmektedir
1. Nitekim plazma kortizol seviyesinin keçilerde
27 ve koyunlarda
14 yükleme ve nakil işleminin başlangıç ile ilk yarım saati içinde pik düzeye ulaştığı, ancak 1. saatten sonra giderek azaldığı bildirilmektedir. Bu çalışmada; 5 saatlik nakil süresi boyunca plazma kortizol düzeylerindeki değişimler incelenmemesine rağmen, nakil sonrası plazma kortizol düzeyindeki artış, araç içindeki sarsıntıya bağlı olarak yaşanan stres
8 ile hayvanların araçtan indirilmesi ve farklı bir ortama gelmelerinin oluşturduğu stresten kaynaklanabilir. Hartung
7, nakil işleminde fizyolojik ve biyokimyasal değişimlerin en fazla hayvanların araca yüklenmesi ve indirilmesi esnasında olduğunu bildirmektedir.
Vitamin C eksikliğinde böbrek üstü bezindeki askorbik asit düzeyinin azaldığı ve plazma kortizol düzeyinin ise arttığı bildirilmektedir28. Bu çalışmada, vitamin C uygulaması yapılan hayvanlarda nakil sonrası kortizol düzeyinin azaldığı bulundu. Bu bulgu, 100 mg / kg düzeyinde vitamin C uygulamasının kobayların kanında kortizol düzeyini azalttığı ve askorbik asidin plazmadaki düzeyindeki farklılıkların membrana bağlı adenilat siklaz aktivitesinde değişiklik yaparak steroidogenezisi düzenleyebileceklerini öne süren bildirimle uyumluydu29. Nitekim vitamin C'nin tavuklarda kesim öncesi artmaya başlayan plazma kortizol seviyelerini ve diğer stres parametrelerini önemli ölçüde azalttığı bildirilmektedir30.
Dinlenme halinde hipotalamusun α-2 adrenerjiklerin baskısı altında olduğu ve ksilazin gibi α-2 adrenerjik agonistlerin stres nedeniyle artan kortizolün salınımını inhibe edebileceği bildiriminin aksine14, bu çalışmada ksilazin uygulanan gruplarda nakil işleminden sonra kortizol düzeyi yüksek bulundu. Bu bulgu; boynuzları çıkarılmış buzağılarda ksilazin uygulamasının kortizolün plazma düzeyini 3 saat boyunca önemli düzeyde artırdığı ve ancak 5 saat sonra bazal düzeye indirebildiği bildirimiyle31 uyumluydu.
Ruminant hayvanlarda ksilazin uygulanmasını takiben gözlenen vücut ısısında ve tükrük sekresyonundaki artış ile kalp atım sayısındaki azalma gibi klinik belirtiler17, parasempatomimetik ilaçların etkisine benzerlik göstermektedir32. Nitekim, ruminant hayvanlarda ksilazin uygulamasının atropinle birlikte yapılması önerilmektedir17. Ayrıca efedrin gibi α-2 adrenerjik reseptörleri uyaran ilaçların asetilkolin salınımını artırdığı bildirilmektedir32. Bu bilgiler, ksilazinin parasempatomimetik bir etki gösterebileceğine işaret etmektedir. Adrenal medullaya gelen sempatik sinirin nörotransmitter maddesi asetilkolin1 olduğu ve α-2 adrenerjik reseptörleri uyaran klonidinin kolinerjik uyarıya bağlı olarak adrenal medulladan adrenalin ve noradrenalin salınımını artırdığı32 göz önüne alınırsa, ksilazin uygulamasından sonra kateşolamin sentez ve salınımında bir artışın olması mümkün gözükmektedir. Stresin, aynı zamanda böbrek üstü bezinin medulla kısmında kateşolaminlerin sekresyonuna neden olduğu ve artan kateşolaminlerin de adenohipofizdeki β-adrenerjik reseptorleri uyararak hipofiz bezinden ACTH sekresyonunu artırdığı bildirimi1 ele alınırsa; bir α-2 adrenerjik reseptor agonisti olan ksilazin uygulanmasından sonra kortizol düzeyinde meydana gelen artışın, gerek nakil işleminin oluşturduğu strese gerekse ksilazinin parasempatomimetik etkisine bağlı olarak kateşolaminlerin kandaki düzeylerinin artmasına ve bu artan kateşolaminlerin de adenohipofizdeki β-adrenerjik reseptorleri uyararak ACTH salgılanmasını artırmasına bağlanabilir. Nitekim Sanhouri ve ark33 keçilere ksilazin uygulamasının kortizol düzeylerini azalttığını fakat, ksilazin uygulanan hayvanları nakil işlemine tabi tuttuklarında ise tam tersi kortizolün yükseldiğini bildirmektedirler.
Adrenal medullada bulunan granüllerde noradrenalin sentezi için vitamin C'ye ihtiyaç olduğu ve granüller içerisinde bol miktarda vitamin C olduğu bildirimi1 dikkate alınırsa, bu çalışmada; ksilazin ve vitamin C'nin birlikte uygulandığı hayvanlarda nakil sonrası gözlenen kortizol düzeyindeki artış, ksilazinin muhtemelen kateşolamin salgılanmasında artışa neden olmasından kaynaklanabilir. Bu bulgu, CX grubunda nakil sonrası plazma kortizol düzeyindeki artışın, ksilazin ile birlikte verildiğinde vitamin C'nin plazma kortizol düzeyindeki azaltıcı etkisinin ortadan kalktığına hatta ters bir etkiye yol açtığına işaret etmektedir.
Stresin yol açtığı olumsuz etkilere karşı homeostazisin sürdürülmesi organizmanın gösterdiği otonom, hormonal, metabolik ve immunolojik yanıtlara bağlıdır34. Aerobik organizmalarda normal oksijen metabolizması sonucu açığa çıkan serbest oksijen radikalleri yarı ömürleri çok kısa olmasına rağmen, son derece reaktif olan ve dış orbitalinde tek sayıda elektron bulunduran atom ya da moleküllerdir34. Yüksek reaktivitelerine bağlı olarak serbest radikallerin direk olarak ölçümlerinin oldukça zor olması35 ve en önemli hedeflerinin membran fosfolipidleri olması nedeniyle, oksidatif hasarın belirlenmesinde lipid peroksidasyonu önemli parametrelerdendir36. Serbest radikallerin meydana getirdiği lipid peroksidasyonu ise membran fosfolipidleri tamamen okside oluncaya kadar devam etmekte ve membran geçirgenliğinin artmasına bağlı olarak hücrenin iyon dengesi bozulmaktadır. Bu durum, biyokimyasal moleküller ile hormonların girişine aracılık eden membrana bağlı yüzey reseptörlerinin aktivasyonlarını kaybetmelerine neden olmaktadır36,379. Bu nedenle, malondialdehit gibi tiyobarbitürik asit reaktifleri, konjuge dienler ve lipid hidroperoksitlerinin ölçümü, oksidatif stresin hücrelerde yol açtığı hasarın belirlenmesinde yaygın kullanılmaktadır37. Chirase ve ark.11 sığırlarda nakil stresinin total antioksidan kapasiteyi azaltırken, serum MDA düzeyinde artışa yol açtığı yönündeki bildirimlerine uygun olarak, bu çalışmada da K grubunda nakil sonrası MDA düzeylerinde artış tesbit edildi. Bu bulgu, nakil esnasında hayvanların huzursuzluğa bağlı efor sarf etmeleri ve stres faktörleri nedeniyle oluşan serbest radikallere atfedilebilir. Nitekim Van de Water ve ark.8 buzağılarda nakil sonrası kreatin kinaz, kortizol ve laktatın önemli düzeyde artmasını, araç içindeki sarsıntıya bağlı olarak efor sarf etmelerine bağlamaktadır. Bu çalışmada, C ve X gruplarında nakil sonrasındaki MDA düzeylerinde nakil öncesine göre farklılığın istatistiksel anlamda önemli olmadığı bulundu. Çalışmanın CX grubunda ise MDA düzeyinin nakil öncesine göre düşük bulunması, hem ksilazinin iskelet kaslarında gevşemeye yol açarak kassal faaliyetleri azaltmasına, hem de vitamin C'nin vermiş olduğu hidrojen atomu ile peroksit radikallerini zararsız hale dönüştürmesine ve böylece lipid peroksidasyonunu önlemesine38,39 atfedilebilir. İskelet kasında artan serbest radikallerin hücre sarkoplazmik membranında hasara neden olması ve kasların kontraktilitesi ile miyofibril yapıda bozulmaya sebep olması nedeniyle, egzersiz gibi efor sarf edilen durumların serbest radikaller ve lipid peroksidasyonunda artışa yol açtığı bildirilmektedir40,41.
Bu çalışmada, K ve C gruplarında nakil sonrası ile nakil öncesi plazma glikoz düzeyleri bakımından farklılık bulunmadı. Bu bulgu, stres durumlarında kortizolün plazma glikoz düzeylerini artırması nedeniyle glikozun bir stres göstergesi olarak yararlı olabileceği yönündeki bildirimle42 uyuşmamaktadır. Streste görülen hipergliseminin; stres sonucu kanda düzeyi artan kortizolün, karaciğerde glikojenolizis ya da sempato-adrenal aktivitedeki artışa bağlı olarak kortizolün sekonder etkisinden kaynaklandığı bildirilmektedir13,14. Bu çalışmada; kontrol grubu hayvanlarda, nakil sonrası kortizol düzeyi artmış olmasına rağmen glikoz düzeyi sadece sayısal artış göstermiştir. Bununla birlikte, çalışmanın X ve CX gruplarında plazma glikoz düzeylerinde nakil sonrası, nakil öncesine göre hem kortizol hemde glikoz düzeylerinde anlamlı bir artış olduğu gözlendi. Bu bulgu, ayrıca ksilazinin pankreas β-hücrelerindeki α-2 adrenerjik reseptörleri aracılığıyla insulin salınımını azalttığı ve karaciğerden glikozun mobilizasyonunu artırdığı yönündeki bildirimle de13 uyumluydu. Çalışmanın X ve CX gruplarında nakil sonrası total kolesterol düzeylerinin düşük bulunması, strese bağlı olarak adrenal kortekste daha fazla kortizol sentezinde koleterolün kullanıldığına işaret etmektedir. Aynı gruplarda trigliserit düzeylerinin de düşük bulunması, artan kortizolün lipolizisi uyardığı ve oluşan serbest yağ asitleri ile gliserolün glikoneogenezis yoluna girdiğini43 göstermektedir
Nakil esnasında hayvanların su alımının kısıtlanması, solunum sayısının artması, üriner ve ruminal su kaybı ile aşırı terleme gibi sebeplerin yol açtığı dehidrasyon derecesine bağlı olarak hematokrit düzeyinin arttığı bildirilmektedir44. Streste salınan kateşolaminlerin dalakta bulunan adrenerjik reseptörleri uyarması ya da sempatik sinirlerin uyarımı kan depo eden bir organ olan dalağın kasılmasına neden olmakta, sonuçta hematokrit değeri yüksek kanın dolaşıma verilmesini sağlamaktadır45,46. Bu nedenle, gerek dalağın kontraksiyonu gerekse dehidrasyon nedeniyle plazma hacmindeki azalma, nakil esnasında hematokrit ve hemoglobin düzeylerinin artışına yol açmaktadır44,45,46. Çalışmanın tüm gruplarında nakil sonrası total protein, hemoglobin ve hematokrit değerlerinin değişmemesi, bu çalışmada nakil süresinin hipoksi ya da dehidrasyona yol açacak kadar uzun olmamasından kaynaklanabilir. Nitekim, yapılan çalışmalar hayvanların uzun süreli nakillerinin (2200 km) hematokrit değerlerini artırdığını göstermektedir44,22.
Sonuç olarak; vitamin C'nin hem kan kortizol düzeyini azaltması hem de lipid peroksidasyonu göstergelerinden olan MDA düzeyini değiştirmemesi, nakil işlemi esnasında oluşan ve vücudu ağır yük altına sokan stresin organizmadaki olumsuz etkilerini azaltmak için yararlı olabileceğini göstermektedir. Nakil işlemi sonunda stres hormonlarından olan kortizol düzeyini artırması nedeniyle ksilazin uygulamasının, stresin olumsuz etkisini daha da şiddetlendirebileceğine işaret etmektedir.