Radyasyon, atomlardan enerji salınması olarak tanımlanabilir. Bu salınma, elektromanyetik titreşimler veya partiküler şeklinde olmaktadır
1. Radyasyon etkileştiği dokularda, ya direk olarak ya da meydana gelen serbest radikallerin hücrede başka elemanlarla etkileşimi sonucu hasar oluşturmaktadır. Meydana gelen hasar radyasyonun dozu ve türüne göre değişmektedir. Deoksiribonükleik asit (DNA) ile etkileşim sonucu mutasyon meydana gelebilir ve bu hasar daha sonraki kuşaklarda ciddi tehlikeler oluşturabilir
2.
Günümüzde elektromanyetik alan oluşturan kaynaklar arasında; radarlar, mobil telefonlar, radyo ve televizyon vericileri, tıbbi ve endüstriyel uygulamalarda kullanılan çeşitli aletler, yüksek gerilim hatları, mikrodalga fırınlar ve elektrikli ev aletleri yer almaktadır. Radyasyonlar, madde içine nüfuz edip cismi oluşturan atom ya da moleküllerden elektron koparabilme yeteneklerine göre iyonlaştırıcı ve iyonlaştırıcı olmayan radyasyon şeklinde sınıflandırılabilirler3.
Bir ya da daha fazla sayıda çiftlenmemiş elektrona sahip element veya bileşiklere “serbest radikaller” denir. Serbest radikallerdeki çiftlenmemiş elektronlar kararlı duruma geçmek ister ve kararlı halde bulunan bir bileşikten elektron alarak, bu bileşiği yeni bir serbest radikal haline dönüştürür4. Reaktif oksijen türlerini radikaller (süperoksit (.O2-), hidroksil (OH.), peroksil (RO.2), alkoksil (RO.), hidroperoksil (HO.2), nitrik oksit (NO.), nitrojen dioksit (NO2.)) ve non-radikaller (hidrojen peroksit (H2O2), hipoklorik asit (HOCl), ozon (O3), singlet oksijen (1O2), peroksinitrit (ONOO-), alkilperoksinitrit (ROONO)) olarak sınıflandırabiliriz5-8. Serbest oksijen radikallerinin çok reaktif kimyasal maddeler olduğu ve pek çok hastalık ile patolojik durumun patogenezinde rol aldıkları düşünülmektedir. Serbest oksijen radikalleri, poliansatüre yağ asitlerinin peroksidasyonu aracılığıyla membran bütünlüğünü bozarak, hücre hasarına yol açabilmektedir9.
Bir takım metabolik faaliyetler sırasında hücreler çoğunlukla serbest radikaller ve reaktif oksijen türleri (ROS) üretirler. Bu serbest radikaller antioksidan koruma sistemi olarak adlandırılan SOD, CAT, GSH-Px gibi antioksidan enzimler ve vitamin A, E, C, GSH, ubikinon ve flavonoidler gibi enzimatik olmayan antioksidanlar tarafından nötralize edilirler. Endojen antioksidanların yeterli olamadığı durumlarda, eksojen antioksidanlara gereksinim duyulmaktadır10,11.
Antioksidan etkiye sahip olan kateşin polifenollerini içeren yeşil çay, in vivo ve invitro anti-enflematuar, anti-viral ve anti-tümör ilaçlar gibi etki gösterir12. Epigallokateşin galat (EGCG)'ın böbrek dokusunu oksidatif stres ve nekrosise karşı koruduğu kaydedilmiştir13. Fenolik bileşiklerin antioksidan etkisi, serbest radikalleri temizleme, metal iyonlarla bileşik oluşturma (metal şelatlama) ve singlet (tekli) oksijen oluşumunu engelleme veya azaltma gibi özelliklerinden kaynaklanmaktadır14. Yokozawa ve ark.15 ratlarda yaptıkları çalışmada, yeşil çay tanininin böbrek dokusunda MDA seviyesini düşürdüğünü, CAT'ın aktivitesini artırdığını ve oksidatif stresi ortadan kaldırarak, böbrek fonksiyonları için faydalı olduğunu bildirmektedirler. Yeşil çay, antioksidan özellikleri sebebiyle böbrek dokusu üzerinde toksik etki gösteren ajanların bu etkisini azaltır ve rejenerasyon işlemini arttırarak böbrekte fonksiyon kaybını önler16.
Cep telefonlarının yaydığı 900 MHz frekansındaki radyo frekans dalgalarına, insanlar iki farklı şekilde maruz kalabilmektedirler. Cep telefonlarından yayılan radyo frekans dalgaları vücudun çoğunlukla baş olmak üzere sadece bir kısmını etkilerken, baz istasyonlarından yayılan dalgalar tüm vücudu etkilemektedir. Çalışmalar çoğunlukla bu etkilerden yalnız bir tanesini ortaya koyabilmektedir. Bu iki radyasyon şiddet ve yoğunluk açısından farklılık göstermektedir17.
Mobil telefon kullanımının oksidatif stres oluşturarak kanser riskini arttırabileceği ifade edilmektedir18. İyonize edici radyasyon yoğun bir şekilde serbest radikal oluşumuna neden olabilmekte ve yaşam süresini kısaltabilmektedir19.
Özellikle son yıllarda hayatımızın vazgeçilmezleri arasında ilk sıraya yerleşen cep telefonları, insanların sürekli olarak elektromanyetik alanlara maruz kalmalarına yol açmaktadır. Elektromanyetik alanın dokularda oluşturduğu oksidadif stres etkisi ve bunu önlemede muhtemel antioksidan kaynaklarının rolü konusunda başta karaciğer olmak üzere beyin, kan, testis ve uterus gibi doku ve organlarda oldukça yoğun çalışılmasına karşın, böbrek dokusunda sınırlı sayıda çalışma olduğu görülmektedir. Bu yüzden özellikle böbrek dokusu seçilerek, bu doku üzerindeki etkilerin ortaya konulması hedeflenmiştir.
Çalışmada cep telefonlarından kaynaklanan elektromanyetik alanın (900 MHz), kobay böbrek dokusunda meydana getirebileceği oksidatif hasarın tespit edilmesi ve bu hasara karşı yeşil çay ekstraktının önleyici veya koruyucu etkisinin ortaya çıkarılması amaçlandı. Böbrek dokusunda MDA, nitrat, nitrit ve GSH düzeyleri ve SOD ve GSH-Px enzim aktiviteleri incelendi.