Koksidiyozis, Eimeria veya Isospora soylarına ait protozoonların neden olduğu bağırsak mukozasının yıkıma uğramasıyla sonuçlanan genellikle akut seyirli bir enfeksiyondur
1-3. Özellikle buzağılarda ve danalarda şiddetli seyretmektedir
1,3. Genç sığırlar buzağılamadan sonraki 6-8. haftalarda yaygın olarak hastalanabilirler. Klinik koksidiyozis yetişkin sığırlarda ise nadir olarak görülür
15.
Hayvan sahibinin anamnez bilgisinden hayvanda iştahsızlık ve ağırlık kaybının olduğu, 3 gün önce ishal başladığı ve 1 gün önce ise ishalin kanlı olduğu öğrenildi. Dışkının fiziksel muayenesinde ise dışkının, muhatlı ve kanlı olduğu görüldü. Bu bulgular koksidiyozisde görülen ani ishal, ateş, iştahsızlık, ağırlık kaybı, zayıflama ve sulu, muhatlı ve kanlı dışkı şeklindeki klinik bulgularla2,5 paralellik göstermektedir.
Sığırların bazı hastalıkla
rında da dışkıda kan ve mukus görülebilmektedir. Bu hastalıklar arasında Salmonellozis, enterotoksemi, koriza gangrenoza bovis (CGB), akut bovin viral diyare (BVD), volvulus, invaginasyon ve intestinal helmintler sayılabilmektedir. Hastalık, akut kanlı ve fibrinli ishalin gözlenmemesiyle ve tenesmusun varlığıyla salmonellosisten, olayın akut ve kronik seyretmesiyle Clostridium perfiringes tip C enfeksiyonu'ndan, ultrason bulgularına göre volvulus ve invaginasyondan, ağızda erozyon, ülserlerin olmaması ve gözde keratitis bulunmaması ile CGB'den, ağız lezyonlarının olmamasıyla akut BVD'den, dışkı muayenesi ile intestinal helmintozis'ten ayrılır16.
Bazı yazarlar17,18 klinik olarak kanlı ishal görülen, gram dışkıdaki ookist sayısının (OPG) 5000-10000'nin üzerinde olduğu ve patojen türlere ait ookistlerin bulunduğu vakaları klinik koksidiyozis olarak ifade etmektedirler. Bu vakada ise klinik olarak kanlı ishalin yanında, 18700 OPG sayısı ve dünyadaki en patojen iki tür olan Eimeria bovis ve E. zuernii'nin yanında E. ellipsoidalis ve E. bukidnonensis tespit edilmiştir. Bu bulgular klinik koksidiyozisi ifade eden literatürlerle paralellik göstermektedir.
Sığırlarda Eimeria enfeksiyonlarının genellikle birden fazla tür tarafından meydana getirildiği, miks enfeksiyonların %47.719, %57.610 ve %81.120 oranında görüldüğüne dair bildirimler yapılmıştır. Miks enfeksiyonların en fazla 6 ve 7 farklı tür tarafından meydana getirildiği10,19, yaygın olarak ise 2 ve 3 türün bulunduğuna dair çalışmalar mevcuttur7,10,21-23. Bu vakada ise hayvanın 4 farklı türle enfekte olduğu tespit edilmiştir.
Türkiye'de sığırlarda E. alabamensis, E. auburnensis, E. bovis, E. brasiliensis, E. bukidnonensis, E. canadensis, E. cylindrica, E. ellipsoidalis, E. illinoisensis, E. subspherica ve E. zurneii türlerinin bulunduğu kaydedilmiştir24. Türkiye'de bulunan türlerden en yaygınları olarak E. bovis, E. zurneii ve E. auburnensis'in olduğu, en az görülenlerin ise E. brasiliensis, E.alabamensis, E. bukidnonensis, E. ellipsoidalis ve E.illinoisensis olduğu bildirilmiştir10,11,19,24-28. Elazığ yöresi sığırlarında adı geçen türlerden E.alabamensis hariç diğer Eimeria türleri ile Isospora sp. tanımlanmıştır19. Bu vakada ise hastalık etkeni olarak E. ellipsoidalis, E. bukidnonensis, E. bovis ve E. zurneii tespit edilmiştir.
Klinik olarak koksidiyozis tanısı konulan hayvanlarda tedavinin ilk adımı olarak sulfonamidlerin, trimethoprime ile birlikte kombine olarak kullanılması tavsiye edilmektedir. Gerekli görülen durumlarda ise destekleyici olarak parenteral ve oral rehidrasyon tedavileri önerilmektedir.2,15,29. Bu vakada da tedaviye trimetoprim+sülfadimidin ile başlanmış ve anaerob bakterilerin olası enfeksiyonuna karşıda metronidazole uygulanmıştır. Ayrıca hayvanın şiddetli dehidrasyon durumu göz önüne alınarak hem paranteral hem de oral rehidrasyon tedavisi tercih edilmiştir.
Sonuç olarak, koksidiyozis her ne kadar 3 haftalıktan 6 aylığa kadar olan genç hayvanların hastalığı olarak bilinse de kanlı ishal görülen yaşlı hayvanlarda da enfeksiyon oluşturabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca ülkemizde iyi bakım ve besleme koşullarına sahip işletmelerde dahi koksidiyozis önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. İşletmelerde rutin kontrollerin yapılması ve hijyen kurallarına uyulmasının, hastalıktan korunmada etkili olacağı kanısındayız.