Bu çalışmada, Elazığ Asker Hastanesi Üroloji
Kliniği’ne başvuran ve tek taraflı sol varikosel grade-3
tanısı konan ve Marmar yöntemi ile subinguinal
varikoselektomi ameliyatı olan 30 hastanın pre op ve
post opt örneklerinde semen yapısı ve Spermac sperm
boyama yöntemi kullanılarak sperm morfolojisi
incelenmiştir.
Varikosel, testiküler venlerdeki geri akımla belirlenen,
testiküler venlerin ve pampiniform pleksusun anormal
tıkanma sonucu genişleyip kıvrılması sonucu gelişen bir
rahatsızlıktır1,13,14.Varikoselin gelişimi ile ilgili
değişik görüşler olup venöz kapakların yetersizliği veya
yokluğu, kollateral damar veya inferior vena cava ile sol
renal ven arasında artmış basınç, en büyük nedenler
arasında sayılmaktadır14,15. İnternal spermatik
vendeki kapakçıkların doğumsal yetersizliği nedeniyle
kanın spermatik korddan pampiniform pleksusa geri
(redrograd) akımıyla primer varikosel, spermatik venler
üzerinde basınç artışına neden olan intraabdominal ve
retroperitoneal patolojilerin birlikte gelişmesiyle de
sekunder varikosel ortaya çıkar. Özellikle ısı artışı ve
reflü, varikosele bağlı oluşan testiküler disfonksiyonda
üzerinde en çok durulan iki teoridir. Primer varikosel tüm
popülasyonun %15’ini, infertilite kliniklerine başvuran
erkeklerin %21-39’unu oluşturmakta olup tedavisi en
kolay erkek infertilite nedenidir. Varikosel, kişiden kişiye
farklılık gösterse de, sperm yapısını, sayısını,
hareketliliğini olumsuz etkileyebilir. Bazen tüm sperm
parametrelerini etkileyebileceği gibi, sadece sayı, sadece
şekil veya sadece hareket bozukluğuna yol
açabilmektedir1,16,17. Bazı durumlarda ise, varikosel
olmasına rağmen sperm üretimi hiç etkilenmeden
tamamen normal devam edebilmektedir. Varikoselin
erkek infertilitesiyle ilişkisi ve varikoselli hastaların
birçoğunda spermiogramın anormal olduğu ve
operasyonla sperm kalitesinin düzeldiği ve gebelik
oranının arttığı bilinmektedir18,19.
Varikoselli 68 hasta üzerinde araştırma yapan Schiff
ve ark.20, hastaların yaş ortalamasının 36.5 (23–53)
olarak belirtmişlerdir. Blumer ve ark.21, varikoselli 17
hasta üzerinde yaptığı çalışmada, hastaların yaş
ortalamasını 36, Ünal ve ark.22 2002 yılında varikoselli
53 hastada yaptığı çalışmada hastaların yaş ortalamasını
29.520–39 olduğunu göstermişlerdir. Benzer şekilde,
Nuhoğlu23 varikoselli 56 hastanın yaş ortalamasını 2920–35, olarak belirtmişlerdir. Şahin ve ark.24
çalışmasında hastaların yaş ortalamasının 2220–26
olduğu belirtilmiştir. Aynı şekilde diğer bir çalışmada
Yurdakul ve ark.25 50 hastanın yaşları 20 ila 45
arasındaydı (ortalama 32.5). Bu çalışmada
değerlendirmeye alınan sol grade üç varikoseli bulunan
hastalarda ise yaş ortalaması 21’dir ve hastaların yaşı 19
ile 22 arasında değişmekteydi. Genel olarak, bu tür
hastaların kliniklere geliş şikâyeti ağrı veya testisteki
şişkinliğe bağlı olabilmektedir. Varikoselli hastalarda
sperm sayısının fertilite üzerine etkisinin olduğu
bilinmektedir. Bu nedenle, varikoselli hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda, sperm sayısı üzerinde özellikle
durulmuştur.
Schiff ve ark.20 68 varikoselli hastada ortalama
sperm sayının 9.5 milyon olduğunu göstermişlerdir. Diğer
başka çalışmalarda ise bu ortalama 62,8 milyon17 ve
18.4 milyon19 olarak bulunmuştur. Akıncı ve ark.26
yaptığı çalışmada ameliyat öncesi sperm sayısının
ortalama 42.2 milyon iken ameliyat sonrasında 79.1
milyona çıkmıştır. Yine başka bir çalışmada bilateral
varikosel bulunan hastalarda yaptığı başka bir
çalışmasında ameliyat öncesi 14 milyon iken sonrası 27
milyon bulunmuştur27. Bu araştırmadaki hastalarda ise
ortalama sperm sayısı ameliyat öncesi 46.5 milyondur.
Ameliyat sonrası ise 52.2 milyona çıkmıştır.
Varikoselli hastalarda sperm motilitesinde de (A+B
hareketli) önemli değişkenlikler gözlenmektedir. Schiff ve
ark.20 68 hastada motilite ortalamasının %42.6,
Blumer ve ark.21 17 hastada yaptığı çalışmada %46.5,
Yurdakul ve ark.25 50 hastada yaptığı çalışmada %38,
Akıncı ve ark.26 çalışmasında varikoselektomi öncesi
%29’larda iken ameliyat sonrası %57’lere yükselmiştir.
Oligospermik hastalarda yapılan ameliyat öncesi %44.26
sperm hareketliliğini sonrasında %45.66 ortalama ile
belirtmişlerdir21. Bu çalışmada A motil sperme sahip
hastaların ortalama değeri ameliyat öncesi %16.1 olup,
üç ay sonrasında %22,6’a yükselmiştir. B motil sperme
sahip hastaların ortalama değeri ise ameliyat öncesi
%12.53’tür ve ameliyat sonrası %14.7 olmuştur.
İnfertilite olgularında, en önemli patolojik özelliklerden
biri normal sperm morfolojisindeki sapmadır. Varikoselli
hastalar üzerindeki diğer çalışmalarda, sperm
morfolojileri normal ve anormal morfoloji şeklinde bir
bütün olarak ele alınmış ve değerlendirmeler buna göre
yapılmıştır. Bu çalışmada ise sperm morfolojilerini baş,
boyun ve kuyruk anomalilerini ayrı ayrı incelendi. Grade
3 varikoseli bulunan hastalarda normal morfolojideki
sperm sayısı %30’un altında idi. Tüm hastalarda normal
sperm morfoloji ortalaması ise varikoselektomi öncesi
%3.07 üç ay sonrasında %6.22‘e yükselmiştir. Diğer
çalışmalarda tüm sperm içinde normal sperm oranları
arasında farklılıklar gözlenmekteydi ve %4220, %10.5
(23), %15.428 olarak belirtilmişti. Hastaları fertil ve
infertil olmalarına göre inceleyen Ünal ve ark.29 infertil
hastalarda normal morfolojideki spermlerin ortalamasının
%2, fertil hastalarda bu oranın %21 olduğunu tespit
etmişlerdir. Varikoselektomi yapılmış hastalar üzerine
yaptığı iki çalışmada tek taraflı varikoseli bulunan
hastalarda ameliyat öncesi anormal morfolojili sperm
oranı %20’lerden sonrası %10’lara kadar düşmüştür27.
Bilateral varikoselektomi yapılan hastalarda anormal
morfoloji oranı ameliyat öncesi %28 iken sonrası %15’e
inmiştir26. Cayan ve ark. oligospermik vakalarda
yaptığı çalışmada anormal morfolojili sperm oranı %45.3
ameliyat sonrası ise %43.7 ile anlamlı bulunmamıştır38. Morfolojik değerlendirmenin başlıca amacı normal
ve anormal spermatozoonların ayırt edilmesidir. Çünkü
morfolojik bozukluğun lokalizasyonu, türü ve miktarının
fertilite ile sıkı bir ilişkisi olduğu ve anormal yapıdaki spermatozoonların fertilite yeteneklerinin olmadığı
bilinmektedir. Bu çalışmada incelenen tüm semenlerde
kruger kriterlerine göre baş anomalilerine sahip spermler
bulunmaktaydı, anormal başa sahip ortalama sperm
oranı %76.8 iken ameliyattan üç ay sonra bu oran %
69.5’e inmiştir. Fertilizasyonda önemli rol oynadığından
morfolojik incelemelerde akrozomun ayrı bir önemi vardır30-32 ve pek çok araştırmada, akrozom reaksiyonun
spermin plazma membranı ile dış akrozom membranının
füzyonu neticesi gerçekleşen ve bu sırada akrozomal
enzimlerin dışarıya çıktığı bir süreç olduğunu
bildirilmektedir33,34. Akrozom anomalisi
varikoselektomi ameliyatından önce %22 olup
operasyonda üç ay sonra %21.5 ile bu çalışmada anlamlı
olmamıştır. İncelenen varikoselli hastaların tamamında
boyun anomalisine sahip sperm bulunmaktaydı ve boyun
anomalisi olan spermler toplam spermlerin ameliyat
öncesi ve sonrası %10.43 ile %12.07’ü arasında bir
orana sahipti. İncelenen varikoselli hastaların
semenlerinde, spermlerin içindeki kuyruk anomalisi
bulunma oranı da %10.9 ile üç ay sonrasında %11.7’idi
ve bu değer anlamlı değildi.
İlerleyici testis hasarı ile seyreden varikoselin
spermatogenezi bozarak infertiliteye neden olabildiği ve
semen anomalileri (sperm sayısı, motilite ve morfolojide
bozulma), testiküler volümde azalma ve Leydig hücre
fonksiyonunda azalmayla ilişkili olduğu gösterilmiştir1,30. Genel popülasyonda %15 oranında bildirilen
varikosel insidansı, infertil erkeklerde yaklaşık %35–40
olarak saptanmıştır. Varikoselektomi sonrası semen
parametrelerinde %50 ile %80 arasında düzelme olduğu,
%30–40 oranında gebelik oluştuğu, testis boyutlarında
ve histolojisinde belirgin iyileşme saptandığı çok geniş
hasta grupları içeren çalışmalarla gösterilmiştir33,34.
Birçok araştırıcının vurguladığı şekilde, normal morfolojili
sperm sayısı infertillere göre fertillerde daha yüksektir ve
bundan dolayı morfoloji erkek fertilitesinin
değerlendirilmesinde önemli bir faktör olarak kabul edilir.
İnfertilite olgularında, en önemli patolojik özelliklerinden
biri normal semen morfolojisinden sapmadır. Varikoselli
hastalar üzerinde diğer çalışmalarda sperm morfolojileri
normal ve anormal olarak ele alınmış ve
değerlendirmeler buna göre yapılmıştır30,35.
Bu çalışmada ise sperm morfolojilerini baş boyun ve
kuyruk olarak kruger kriterlerine göre ayrı ayrı incelendi
ve ileri derecede varikoseli olan hastaları ele aldındı.
Sperm baş yapısının değerlendirilmesinde, baş uzunluğu
5 μm’yi, eni 3 μm’yi geçenler büyük baş, baş uzunluğu 4
μm’den eni 2,5 μm’den az olanlar küçükbaş olarak
sınıflandırıldı. Normal sperm baş bölgesi düzgün
kontürlü, akrozom başın ön bölgesinde ve başın yarıdan
biraz fazlasını kaplamış, vakuolsüz görünümdedir.
Spermlerde baş anomalileri büyük baş, küçükbaş, armut
(priform) şekilli, uzun (elonge) baş, amorf baş, çift baş ve
başsız (pinhead) şekillerindeydi. Büyük başa sahip
spermlerde, başın eni ve boyu normallere göre daha
fazlaydı ve yuvarlak görünümdeydi. Sperm başının küçük
olduğu olgularda, başın eni ve boyu normallere göre
oldukça küçüktü ve akrozomun belirgin olmadığı durumlarda çekirdek baş bölgesinin neredeyse tamamını
doldurmuştu. Armut şekilli baş yapısına sahip olan
spermlerde, baş bölgesi uç kısımda kalındı, buradaki
akrozom ön bölgeden baskılanmış şekildeydi ve boyun
bölgesine doğru incelerek armut şeklini almıştı. Uzun baş
yapısına sahip spermlerde, başın eni uzunluğuna göre
oldukça daralmıştı ve ön bölgedeki akrozom incelmeye
bağlı olarak belirsiz hale gelmişti. Amorf baş özelliği
gösteren spermlerde, sperm başının kontürü bozuk olup
oval şekil yapısı kaybolmuştu. Başsız spermler ise
sadece kuyruk ve boyun bölgesinden oluşmakta ve
boyun bölgesinin bir miktar kalınlaştığı görülmekte idi.
(Şekil 1-3)
Büyütmek İçin Tıklayın |
Şekil 1: Ameliyat öncesi bulgularda kırık boyunlu
spermde baş bölgesi boyun doksan derecelik bir açı ile
boyun üzerine yatmış durumdadır.(ok) Kıvrık kuyruk
vakalarında, boyun bölgesinden çıkan kuyruk dönüşüm
yaparak uzanmakta(ok başı). Objektif büyütme: X100. |
Büyütmek İçin Tıklayın |
Şekil 2: Ameliyat öncesi hastalarda boyun bölgesinden
itibaren çatallanmış çift kuyruğa sahip bir sperm (ok).
Uzamış başa sahip sperm (ok başı). Objektif büyütme:
X100. |
Büyütmek İçin Tıklayın |
Şekil 3: Ameliyat sonrası bulgularda başın ön bölgesinin
yassılaşan ve boyun bölgesine doğru incelen bir armut
şekilli sperm (ok başı). Amorf baş özelliği gösteren sperm
(ok). Akrozom yapısına sahip olmayan bu spermde
(kalın ok), sperm başı tamamen çekirdek ile işgal edilmiş
durumdadır. Objektif büyütme: X100. |
Spermlerin kuyruk anomalisine sahip olup
olmadıkları, kuyruğun uzunluğuna, kalınlığına sayısına
ve şekline göre değerlendirildi. Sperm kuyruğu 40
μm’den kısa ise kısa kuyruktan söz edilir. Kuyruk
anomalilerinden biride kalın kuyruktur. Kuyruk kalınlığının
1 μm’den daha fazla olması kalın kuyruk yapısını
yansıtır. Kuyruk şekillerine bağlı anomalilerden biri
kuyruğun kıvrık şeklinde olmasıdır. Bu tür anomalide,
boyun bölgesinden çıkan kuyruk sarmal tarzda kıvrıntılar
yaparak uzanmaktadır. Kuyruk şekline bağlı
anomalilerden bir diğeri halka kuyruktur. Bu tür
anomalide kuyruk kendi etrafında birden fazla yoğun
sarmal oluştururken, bazen tek bir halka yapısı da
oluşturabilmektedir. Çift kuyruk anomalilerinde, spermler
bir baş yapısına sahip iken tek bir boyundan çıkan iki
kuyruğa sahiptirler. Dag defekti anomalisinde baş ortada
yer alırken kuyruk başa yapışmaksızın, başın etrafında
halka yapısı oluşturmaktadır (Şekil 2-4).
Büyütmek İçin Tıklayın |
Şekil 4: Ameliyat sonrası bulgularda kuyruğunun baş
etrafında dolanarak dağ efekti oluşturan bir sperm (ok).
Objektif büyütme: X100. |
Akrozom anomalileri genel olarak büyük akrozom,
küçük akrozom, vakuollü akrozom ve akrozomun
bulunmaması şeklinde gözlenmiştir. Büyük akrozomlu
spermlerde, akrozomun baş bölgesinin 2/3’ünü aştığı
gözlenmekteydi. Bu tür spermlerde, baş şekil olarak
ovalden yuvarlağa doğru bir genişleme göstermekte,
çekirdek sadece boyun bölgesine yakın alanda
izlenmekte ve akrozom başın büyük bölümünü
kaplamaktaydı. Küçük akrozomlu spermlerde, baş
bölgesinin yaklaşık 2/5’ten daha azı akrozom tarafından
işgal edilmişti. Akrozom başın ön bölgesinde oval yapısı
ile ayırt edilebilmekteydi. Bazı anormal spermlerde,
akrozomun boyanma özelliğine bağlı olarak, akrozom
içinde açık bölgelerin olduğu görülmekteydi. Akrozom
yapısında anormalliğe sahip bu spermlerdeki bu açık
alanlar akrozom vakuollerini yansıtmaktaydı. Bazı
spermlerde, baş bölgesinin tamamen çekirdek tarafından
doldurulduğu görülmekteydi ve bunlarda akrozomun
olmadığı görülmüştür (akrozomsuz sperm) ( Şekil-3).
Boyun anomalileri kırık boyun şeklinde, boyun
bölgesi üzerinde sitoplazmik artıkların görülmesiyle
tanımlanan sitoplazmik droplet şeklindeydi. Baş ile boyun
arasındaki açı 90’den az ise, bu spermlerde boyun
kırığından bahsedilir.Bu çalışmada, boyun kırığı görülen
spermlerde, başın genel olarak boyun bölgesi üzerine
yattığı görülmüştür. Boyun bölgesinde sitoplazmik
artıkların uzaklaştırılamadığı sitoplazmik droplet
olgularında, boyun bölgesi üzerinde uzun, parçalı veya
boyun üzerine yapışmış damlacıklar ayırt edilmektedir.
(Şekil-1-2)
Koyuncu’nun36 varikoselli hastalarda yaptığı
çalışmada 52 hastadan normal başa sahip sperm oranı
%38,2 iken anormal başa sahip ortalama %61.8 olarak
bulunmuştur. Normal başa sahip spermin fertilizasyonda
önemli bir rolü olduğu saptanmıştır. Nonobstriktif
azospermisi olan erkeklerde varikoselektomi ameliyatı
faydalı bulunmuştur37. Tanımlanmış genetik kısırlığa
sahip olan ve olmayan oligospermik erkeklerde
varikoselektomiye verilen tepkiyi Cayan ve ark.38
olumlu olarak saptamıştır. Kibar ve ark.39 varikoselin
cerrahi düzeltme ile Kruger sınıflaması kullanılarak
semen yoğunluğu, motilitesi ve sperm morfolojisi belirgin
düzelme olduğu belirtilmiştir. Agarwal ve ark.40 yaptığı
çalışmada cerrahi varikoselektomi anlamlı palpabl
varikosel ve anormal semen parametreleri olan infertil
erkeklerde sperm parametreleri iyileştirdiğini
ispatlamıştır. Edward ve ark.41 subfertil erkeklerde
varikosel onarımı Kruger morfolojik değerlerlerinde
gelişme göstermiştir. Motilite ve toplam hareketli spermin
anlamlı derecede iyileştiğini bulmuştur. Sperm başının
stokiyometrisi yumurta ve sperm etkileşim açısından son
derece önemli olduğundan, baş bozuklukları düzelirken
kısmen varikosel onarımı sonrası gebelik oranlarındaki
artıştan sorumlu olabilindiğini tespit etmiştir. Altay ve ark.42 primer infertil olup sol klinik varikoseli ve ona eşlik
eden sağ subklinik varikoseli olan hastalarda
varikoselektominin ameliyat sonrası semen ölçütlerinde
anlamlı artış kaydedilmiştir. Sol klinik varikoseli olup,
sağda ise subklinik varikoseli olan hastalarda sperm morfolojisi bozuk ise iki taraflı varikoselektomiyi
önermektedir.
Sonuç olarak, 19-22 yaş arasındaki erkek hastalarda
ileri derecede tek taraflı Grade-3 sol varikoselin, sperm
yapısı ve fonksiyonu üzerine negatif bir etkiye sahip
olduğu tespit edilmiştir. Bu hastaların sperm morfoloji
parametrelerinde ameliyat edildikten 3 ay sonra
düzelmenin başladığı görülmektedir.
Sperm morfolojisinde önemli ölçüde bozukluklara
neden olduğu tespit edilen varikosel, ameliyat ile tedavi
edildiğinde spermatogenezisi olumlu yönde etkilemiştir.
Teşekkür
Araştırmaya katkılarından dolayı Op. Dr. Serhat
Göçer’ e çok teşekkür ederiz.