Serum glikoz düzeyi incelendiğinde (Tablo
3), hem
sıcaklık stresinin hem de kullanılan tarçın yağının glikoz
düzeyi üzerine olan etkileri istatistiksel olarak önemli
bulunmuştur. Ancak sıcaklık stresi ve tarçın yağının
düzeyleri arasında serum glikoz düzeyi üzerine herhangi
bir interaksiyon elde edilmemiştir.
Organizma stres faktörleri ile karşılaştığında duyusal
algılayıcılar tarafından edinilen bilgiler merkezi sinir
sistemine iletilir. Sempatik sinir sistemi yolu ile
katekolaminler (epinefrin, norepinefrin) ve adrenal
medulla hormonları serbest bırakılır. Bu değişimler
sonucunda glikoneogenezis yolu ile glikoz vücut
rezervlerinden harekete geçirilir. Bu yolla sağlanan enerji
sayesinde hayvanlar stresin etkisinden kurtulmaya
çalışırlar. Stres altında hayvanlarda kan glikoz düzeyinin
artması bu mekanizma ile ilişkilendirilebilir20,21.
Ancak, tarçın yağının içerisindeki fenilpropanoit ve
fenolik yapıdaki (sinnamaldehit ve metil öjenol)
maddelerin de antidiyabetik etkilerinin bulunduğu
bilinmektedir. Bu etki dolayısıyla SS'li gruplarda tarçın
yağı kan glikoz düzeyini azaltıcı yönde etki göstermiş
olabilir.
Nitekim yapılan araştırma bulguları da bu çalışmada
elde edilen bulguları destekler niteliktedir. Ping ve ark.22 diyabetik farelerde diyetlere ilave edilen farklı
dozlardaki (25, 50 ve 100 mg/kg) tarçın yağının
antidiyabetik etkilerini araştırdıkları çalışmalarında, 100
mg/kg dozda tarçın yağı katılan grupta glikoz düzeyinin
önemli derecede azaldığını tespit etmişlerdir. Benzer
şekilde Khan ve ark.23 ve Qin ve ark.,24 tip 2
diyabetli ratlarda tarçın yağı ilavesi sonucunda kan glikoz
düzeyinin düştüğünü tespit etmişlerdir.
Gruplarda serum toplam ve HDL kolesterol düzeyleri
üzerine sıcaklık stresinin etkisi istatistiksel olarak önemli
bulunurken, tarçın yağının etkisi sadece sayısal düzeyde
kalmıştır. Sıcaklık stresi ve tarçın yağının düzeyleri
arasında serum toplam ve HDL kolesterol düzeyleri
üzerine herhangi bir interaksiyon elde edilmemiştir. LDL
kolesterol düzeyi üzerine hem sıcaklık stresinin hem de
kullanılan tarçın yağının etkileri istatistiksel olarak önemli
bulunmuştur. Ayrıca, sıcaklık stresi ve tarçın yağının
düzeyleri arasında LDL kolesterol düzeyi üzerine bir
interaksiyon elde edilmiştir. Sıcaklık stresinin kolesterol seviyesini arttırıcı yönde bir etkisinin olduğu
gözlemlenirken, rasyonlara ilave edilen tarçın yağının ise
toplam kolesterol ve LDL kolesterol seviyesini düşürücü,
HDL kolesterol seviyesini ise arttırıcı yönde etki
gösterdiğinden söz etmek mümkündür. Kolesterol
metabolizmasında bitkisel ekstraktların etkisi, kolesterol
emiliminin engellenmesi veya azaltılması esasına
dayanmaktadır. Gruplarda trigliserit düzeyleri üzerine
hem sıcaklık stresinin hem de tarçın yağının etkisi önemli
olmuştur. Sıcaklık stresi ve tarçın yağının düzeyleri
arasında serum trigliserit düzeyi üzerine herhangi bir
interaksiyon elde edilmemiştir. Rasyona katılan tarçın
yağının trigliserit düzeyini azaltıcı yönde etkisinden
bahsetmek mümkündür.
Ping ve ark.22 tarafından yapılan bir çalışmada,
100 mg/kg dozda tarçın yağı katılan grupta trigliserit ve
toplam kolesterol seviyesi azalırken, HDL kolesterol
düzeyinin ise arttığını bildirmişlerdir. Benzer şekilde, Kim
ve ark.25 diyabetli farelerde rasyona tarçın yağı
ilavesinin trigliserit ve toplam kolesterol seviyesini
azaltırken HDL kolesterol düzeyini arttırdığını
bildirmişlerdir. Elde edilen trigliserit, kolesterol ve HDL
kolesterol'e ait bulgular bu araştırmalarda elde edilen
bulgular ile uyum halindedir.
Malondialdehit ve antioksidan enzim düzeylerini
gösteren tablo (Tablo 4) incelendiğinde malondialdehit
düzeyi üzerine sadece sıcaklık stresinin etkisi önemli
olurken, antioksidan enzimlerin (GSH-Px, GSH ve SOD)
düzeyleri üzerine ise hem sıcaklık stresinin hem de yeme
ilave edilen tarçın yağının istatistiki olarak önemli
düzeyde etkisi olmuştur. Ayrıca sıcaklık stresi ve tarçın
yağının düzeyleri arasında SOD üzerine bir interaksiyon
elde edilmiştir.
Daha önce yapılan birçok çalışmada26-29
esansiyel yağların ve özellikle de tarçın yağının
antioksidan özelliğe sahip olduğu bildirilmiştir. Bu durumu
tarçının yapısında bulunan öjenol'ün kuvvetli antioksidan
özelliği ile bağdaştırabilir30. Öjenol'ün bu özelliğinin ise
fenolik yapısından ileri geldiği bildirilmektedir31.
Bitkisel fenolik bileşiklerin çok fonksiyonel antioksidanlar
olduğu ve oksidatif reaksiyonların birçok basamağında
rol oynadıkları belirtilmektedir32. Fenolik bileşiklerin
antioksidan etkisi serbest radikalleri temizleme, metal
iyonlarla bileşik oluşturma ve singlet (tekli) oluşumunu engelleme veya azaltma gibi özelliklerinden
kaynaklanmaktadır33. Nitekim Çiftçi ve ark.34
rasyona antibiyotik (10 mg/kg) ve farklı dozlarda (500 ve
1000 mg/kg) tarçın yağı ilavesinin etlik piliçlerde plazma
malondialdehit ve antioksidan enzim aktiviteleri üzerine
etkilerini inceledikleri çalışmalarında, tarçın yağının MDA
düzeyini azaltırken, GSH-Px ve katalaz enzim
aktivitelerinin düzeylerini ise arttırdığını tespit etmişlerdir.
Yine Özcan ve Arslan35 fındık ve haşhaş yağı üzerine
biberiye, karanfil ve tarçın yağının antioksidan etkisini
belirlemeye yönelik yapmış oldukları çalışmada,
oksidasyonun önlenmesi üzerine en etkili bitkisel yağın
tarçın yağı olduğunu ve bunu karanfil ve biberiye
yağlarının izlediğini bildirmişlerdir. Bu araştırmalardan elde edilen bulgular bu çalışmada elde edilen bulguları
destekler mahiyettedir.
Sonuç olarak; temel yeme ilave edilen tarçın yağı,
serum glikoz, trigliserit ve LDL kolesterol düzeyini
azaltarak, serum GSH-Px, GSH ve SOD düzeylerini
artırmıştır. Bu nedenle temel yemlere ilave edilen tarçın
yağının, bıldırcınlarda önemli bir stres faktörü olan
yüksek çevre sıcaklığının olumsuz etkilerini
azaltılabileceği ortaya konmuştur.
Teşekkür
Tarçın yağının elde edilmesindeki yardımlarından
dolayı Fahris KILIÇ'a teşekkür ederiz.