Almanya-Hollanda sınırında Schmallenberg kasabası ve civarında 2011 yılı Ağustos ve Eylül aylarında bir işletmede bulunan süt sığırlarında, hipertermi, süt veriminde düşüş ve sulu ishal ile karakterize klinik belirtilerin tespit edildiği bir salgın başlamıştır. Bu klinik belirtilere yeni doğan hayvanlarda malformasyonun eşlik ettiği bildirilmiştir. Bu salgın yeni bir virüsün keşfine neden olmuştur. Keşif yukarıda sayılan belirtileri gösteren üç sığırın tam kanlarından DNA ve RNA izolasyonu sonrası oluşturulan havuzunun metagenomik analizi ile gerçekleştirilmiştir. Bu yeni keşif edilen virüse ilk pozitif kan örneklerinin alındığı Schmallenberg kasabasının adı verildi. Friedrich-Loeffler enstitüsü tarafından yapılan bu metagenomik analiz ile birlikte, virüs hasta hayvanlardan izole edildi ve izolatların inokülasyonu genç sığırlarda hastalığa neden oldu ve virüs varlığı RT-PZR ve nötralizasyon ile teyit edilmiştir
1.
Bunyaviridae ailesindeki virüsler zarflı, segmentli, negatif veya ambisense polariteli tek iplikli RNA genomuna sahiptir2. Bunyaviridae ailesi Orthobunyavirüs (48 tür), Hantavirüs (24 tür), Nairovirüs (7 tür), Phleobovirüs (9 tür) ve Tospovirüs (9 tür) cinslerini kapsar3. Orthobunyavirüs cinsi altında 48 ayrı tür vardır ve bunlara Schmallenberg virüs (SBV) eklenmiştir. Eski sınıflandırma sisteminde Orthobunyavirüsler nükleokapsit proteininin komplement fikzasyon testi analizi sonucunda, 18 ayrı serogrup altında incelenmişlerdir. Nötralizasyon ve hemaglutinasyon inhibisyon testlerinin de yapılması ile günümüzde Akabane, Manzanilla, Oropouche, Sathuperi, Shamonda, Shuni ve Simbu virüsler adı altında yedi ayrı türde incelenmektedir. Simbu serogrup altında 25 virüs vardır. Bunlardan Akabane virüs türü altında Akabane virüs (AKAV), Shuni virüs türü altında Aino virüs (AINOV), Sathuperi virüs türü altında bulunan Douglas virüs (DOUV) ve Sathuperi virüs (SATV) ve Shamonda virüs türü altında Shamonda virüs (SHAV) ve Peaton virüsleri sayılabilir. Bunların deneysel enfeksiyonlar ile gebe ineklerde malformasyona neden olduğu bildirilmiştir3,4.
Schmallenberg virüsün üç segmenti tespit edilmiş ve bunlar small (S), medium (M), large (L) olarak adlandırılmıştır. S segmentinin 830 nükleotid, M segmentinin 4415 nükleotid, L segmentinin ise 6865 nükleotid uzunluğuna sahip olduğu görülmüştür1,5.
BLAST ile dizilim analizi yapıldığında SBV S segmenti %97 oranında Shamonda virüsün S segmentine, M segmenti %71 oranında Aino virüsün M segmentine, L segmenti %69 oranında Akabane virüsün L segmentine benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir. Schmallenberg virüsünün simbu serogrubu içerisinde bulunduğu bildirilmiştir2. Daha sonra bu çalışmanın bir benzeri yapıldığında sonuçlar teyit edilmiş ve metagenomik analiz için örnekte yüksek miktarda RNA molekülünün var olması gerekliliği SBV modelinde tartışılmıştır6.
Virüsün keşif edildiği ilk SBV S segmenti ile, M segmentinin kısmi analizi yapılarak filogenetik analiz yapılmıştır1. Yanase ve arkadaşları ise tam S ve M segmenti ile L segmentinin kısmi nükleotid dizilimine göre yeni bir filogenetik analiz gerçekleştirmişlerdir. Bu analizin neticesinde SBV M segmentinin DOUV ile SATV virüsünün M segmentine yüksek oranda benzerliği, SBV'nin S ve L segmentinin nükleotid dizilminin ise SHAV'a benzediği gösterilmiştir. Bu bulgu SBV'nin SATV'dan M segmentini ve SHAV'dan L ve S segmentini alan bir reassortment neticesinde oluştuğunu göstermiştir4. Diğer çalışmada yapılan filogenetik analiz neticesinde ise Yanase ve arkadaşlarının verileri ile uyuşmayan sonuçlar açığa çıkmıştır5. Virüsün keşfinden sonra genom üzerindeki mutasyonların değerlendirilmesinde coğrafik özellikler ve konak ilişkisi göz önüne alındığı zaman SBV genomu üzerinde en fazla mutasyon M segmenti üzerinde tespit edilmiştir. SBV S segmentinin ise daha korunmuş bir bölge olduğu bildirilmiştir7. Bu çalışma sonuçlarını teyit eden diğer araştırmada M segmentinde yüksek mutasyon bulunmuş ve bunun 1394'üncü nükleotid ile 2562'nci nükleotidler arasında olduğu gösterilmiştir8.
Orthobunyavirüslerin S segmenti nükleokapsit (N) proteini ile yapısal olmayan proteinleri kodlamaktadır9,10. Orthobunyavirüslerin S segmentinden kodlanan N proteinlerinin IFN-α ve IFN-β sentezini inhibe ederek hücresel mRNA sentezini engelledikleri rapor edilmiştir. SBV reverze genetik veya rescue sistemi çalışmaları neticesinde, SBV S segmentinden kodlanan N proteinin diğer ortobunyavirüsler içerisinde yer alan bunyamvera virüsü gibi, interferon antagonisti olarak görev yaptığı bildirilmiştir3. Diğer benzer çalışmada ise, SBV'nin interferon antagonisti rolünü IFN-β sentezi üzerinden uyguladığı gösterilmiştir2. Ortobunyavirüslerin N proteininin enfekte hücrelerde en fazla belirlenen protein olduğu ve viral replikasyon ile transkripsiyonda görev alan ribonükleoprotein kompleksinde (RNP) yer aldığı bilinmektedir. SBV N proteininin de viral transkripsiyon ile replikasyonda rol oynadığı gösterilmiştir3,11,12. RNP'nin nükleokapsit ve viral glikoproteinler aracılığı ile yeni virüs partiküllerinin oluşması için segmentlerin paketlemesinde rol aldığı bilinmektedir9. SBV N proteinin viral kapsidlemedeki rolü ve RNA etkileşimi de gösterilmiştir12,13.
Orthobunyavirüslerin M segmenti Gn ve Gc diye iki yapısal ve bir yapısal olmayan protein kodlamaktadır. Orthobunyavirüslerde Gn ve Gc proteinlerinin reseptöre bağlanmada ve hücreye girişte rol oynadıkları bilinmektedir. Simbu serogruplarda N proteinine karşı çapraz reaksiyonlar oluşur iken, Gn ve Gc proteinlerine karşı oluşan antikorlar cins hatta tür spesifiktir14. SBV'de M segmentinde yüksek mutasyon içeren bölgeler tespit edilmiştir7,8. Bu mutasyonların M segmenti Gc proteinin N terminusuna yakın olduğu ve bu bölgenin SBV'nin immün sistemden kaçışında veya hücre tropizminin adaptasyonunda rol oynadığı önerilmiştir8.
Orthobunyavirüslerin L segmenti RNA-bağımlı RNA polimeraz (RdRP) kodlar. Bu üç farklı kategoride RNA üretir. Bunlar genomik RNA (gRNA), mesenger RNA (mRNA) ve komplementer RNA (complementary RNA-cRNA) olarak adlandırılır15. Bütün negatif sarmallı RNA virüslerde olduğu gibi, SBV RdRP mRNA'sı da transkripsiyonun başlaması için şapka çalma (cap snatcing) mekanizmasını kullanır10,15.
Schmallenberg virüs ile enfekte sığırlarda hipertermi, süt veriminde düşüş ve sulu ishal ile karakterize klinik belirtiler gözlenmiştir1. Koyunlarda yapılan deneysel enfeksiyonlarda klinik belirtilerin sığırlara benzer olduğu tespit edilmiştir. Fakat koyunlarda iştahsızlık veya depresyon ve ateş ile karakteristik bir seyir belirlenmemiştir16.
SBV genomu RT-PZR ile aborte ve ölü doğmuş kuzu, oğlak ve buzağılarda tespit edilmiştir17,18,19. SBV'nin kuzu ve buzağı fötusunda serebrum ve spinal kortta en yüksek yükte bulunduğu real time RT-PZR ile teyit edilmiştir. Aynı çalışmada örnek almanın daha kolay ve ucuz olduğu dış plasental sıvı ve göbek kordonunda da virüsün real time RT-PZR ile saptandığı gösterilmiştir20. Mandibula kısalığı (brachygnathia inferior), artrogripozis (arthrogryposis), ankilozis (ankylosis), tortikolliz (torticollis), skolyoz (scoliosis), hidranensefali (hydranencephaly) ve porensefali belirtisi gösteren aborte kuzu fötuslarında SBV genomu belirlenmiştir17,19,21. Ölü doğan keçi ve/veya buzağılarda da benzer semptomlar gözlenmiştir17,22. SBV'nin beynin en çok temporal ve parietal loblarını etkilediği tespit edilmiştir. Merkezi sinir sisteminde meydana gelen hemorajiler ile ilgili olarak hemosiderozis, minerilizasyon ve damarlarda meydana gelen bozukluklar por ve hidraensefalinin nedeni olarak görülmektedir. Bu tip patolojik durumların tip I porensefali tablosu ile örtüşmekte olduğu görülmüştür. SBV'nin beyin dokularında bulunduğu kantitatif immünohistokimyasal metot ile gösterilmiştir. Beyin dokusuna en çok CD3 pozitif T hücre infiltrasyonun olduğu, bunu CD79α pozitif B hücreleri ve CD68 pozitif makrofajların takip ettiği gösterilmiştir23. Yapılan bu çalışmada elde edilen veriler ile NIH swiss farelerinde yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar uyumlu olarak tespit edilmiştir23,24.
Diğer simbuserogrup virüslerden farklı olarak SBV'nin daha uzun süre fötusta var olduğu rapor edilmiştir22. SBV mRNA'sı varlığı in situ hibridizasyon ile kuzu ve buzağı fötusuna ait nöron hücrelerinin içerisinde gösterilmiştir25. Regge ve arkadaşları buzağı ve kuzu ölü doğum, abort vakalarında SBV genomunun en fazla beyin dokusunda bulunduğunu rapor etmişlerdir. Aborte kuzuların göğüs boşluğundaki sıvıda nötralize antikorların varlığı hem SBV RT-PZR pozitif hem de negatif örneklerde tespit edilmiştir26.
Schmallenberg virüsün keşfinden sonra birçok Avrupa ülkesi hastalığın varlığını rapor etmiştir. Hollanda'da Kasım 2011-Ocak 2012 aylarında 1123 sığır serumunda SBV'ye karşı antikor varlığı virüs nötralizasyon testi ile araştırıldığında seroprevalansın %72,5 olduğu bildirilmiştir27. Belçika'da yapılan çalışmada28 virüsün rapor edildiği 2011 yılından önce SBV özgül antikor varlığı ELISA ile araştırılmıştır. SBV antikorlarının varlığı sığırlarda tespit edilememesine rağmen ilerleyen zaman diliminde seropozitifliğin hızlı bir şekilde arttığı ortaya konulmuştur. 2 Nisan ve 21 Ağustos 2012 arasında yapılan çalışmalarda29,30 SBV'nin varlığı, Danimarka, Almanya, İsviçre, Hollanda, Belçika, İngiltere, Fransa, Lüksemburg, İtalya ve İspanya 5000'den fazla çiftlikte teyit edilmiştir. En yüksek seroprevalans Almanya ve Hollanda'da görülmüştür. Yunanistan, Polonya, İsviçre ve İsveç'te SBV'nin varlığı koyun, sığır ve sivrisineklerde rapor edilmiştir24,31-34. Keçilerde SBV seropozitiflik oranı Almanya'da %0-93 arasında, Hollanda'da %43 olarak bulunmuştur35,36. SBV'ye karşı antikorlar koyun, sığır, keçi, bizon (manda) ve geyiklerde belirlenmiştir32,37-41. Ülkemizde ise virüs ile kapsamlı ilk çalışma Azkur ve ark.38 tarafından yapılmıştır. Çalışmada38 virüsün ülkemizde yaygın olarak varlığı ELISA ile gösterilmiştir. Ülkemizde SBV seroprevalans oranları koyunlarda %39.8, sığırlarda %24.5, keçilerde %2.8 ve mandalarda ise %1.5 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde elde edilen sonuçlara uyumlu sonuçlar İspanya'da yapılan bir çalışma ile teyit edilmiştir37. Afrika'da (Mozambik'te) sığır, koyun ve keçilerdeki SBV varlığı bildirilmiştir42. Türkiye'de SBV genom varlığı da real time RT-PZR ile bir kuzu ve buzağı fötuslarında teyit edilmiştir43. Azkur ve ark.38 SBV enfeksiyonunun 2011 yılından önce var olduğunu iddia eden serolojik verilerini paylaşmışlardır. Almanya'da bir grup ise 1961-2010 yılları arasında topladıkları tüm beyin dokularında SBV genomunu aradılar fakat tespit edemediklerini bildirdiler38,44. Ülkemizde farklı çiftliklerdeki döl tutmayan (repeat breeder) farklı ırk ineklere ait kanlar ELISA ile incelenmiş ve seropozitivite oranı %43.52 olarak belirlenmiştir. Aynı çalışmada ırklar arasındaki seropozitiflik oranı da karşılaştırılmış ve en yüksek oranın %78.95 Simmental ırkı ineklerde olduğu bildirilmiştir45. SBV boğa spermalarının tüm semende, seminal plasmada ve seminal hücre fraksiyonunda da tespit edilmiştir. Aynı çalışmada farklı RNA izolasyon metotları karşılaştırılmıştır. Semen içerisinde belirlenen SBV-RNA'sı SBV viremisinden bağımsız olarak bulunmuştur. Boğaların virüsü uzun dönem saçma potansiyeli içerisinde oldukları bildirilmiştir46. Sonrasında enfekte boğa spermaları ile suni tohumlama yapılan ineklerin kanında viremiye yol açtığı ve bunun da vektör ile hastalığın taşınmasını kolaylaştırıldığı belirtilmiştir47. Deneysel enfeksiyon sonrası boğa spermalarında virüsün tespit edildiği başka araştırıcılar tarafından da bildirilmiştir48. Enfeksiyöz SBV'nin semen ile yayıldığı yapılan deneysel bir çalışmada gösterilmiştir. SBV seropozitif boğalardan toplanan semenler real time RT-PZR ile SBV genom varlığı yönünden incelenmiş ardından farelere inokule edilmiştir. İnokulasyondan 2-3 hafta sonra farelerde SBV seropozitifliği ve genomu belirlenmiş fakat klinik değişiklik saptanmamıştır49. İsveç'te yapılan diğer bir çalışmada ise SBV'ye karşı antikor köpeklerde tespit edilmiştir. Köpeklerin de SBV'nin epidemiyolojisinde rol oynayabileceği speküle edilmiştir50. Daha sonra Fransa'da yapılan çalışmada nörolojik bozukluk gösteren eniklerin beyinlerinde SBV genomu tespit edilmiştir. İlaveten virüse karşı oluşan özgül antikorlar virüs nötralizasyon testi ile tespit edilmiştir. Bu virüslerin anneden eniklere maternal olarak geçtiği iddia edilmiştir51.
Almanya'da SBV enfeksiyonun belirlendiği ve risk altında olduğu şüphe edilen 60'ın üzerindeki çobandan serum toplanmış ve immünoflorensans tekniği ile SBV özgül antikor ve serumdan real time RT-PZR ile virüs genomu aranmıştır. Fakat insanlarda SBV'ye ait herhangi bir ipucu bulunamamıştır21. Diğer benzer çalışmada ise, 301 insan serumunda virüs nötralizasyon testi ile SBV özgül antikor aranmış fakat tespit edilememiştir52.
Hastalığın bulaşmasında sivrisinekler ile taşınmanın önemli olduğu gösterilmiştir1,53. SBV etkeninin sivrisinekler ile taşındığı ilk izolasyon çalışmasında belirlenmesine rağmen tam olarak hangi sivrisinek türlerinin taşınmada rol aldığı araştırılmaya devam edilmiştir. Bu bağlamda Belçika'da Culicoides obsoletus türü sivrisinekte real time RT-PZR ile SBV genomu belirlendi ve virüsün keşif edildiği ilk çalışmanın bu konu hakkındaki verisi teyit edilmiştir. Bu genomun koyun veya sığır kanından oluşabilecek bir kontaminasyondan kaynaklanmadığı gösterilmiştir54. C. obsoletus complex, C. dewulfi, C. chiopterus, C. scoticus, C. obsoletus sensu stricto, C. sonorensis, C. nubeculosus, C. pulicaris, C. punctatus, C. dewulfi, C. flavipulicaris türlerinde SBV genomu belirlenmiştir30,55. SBV'nin Aedes albopticus ve C. variipennis hücre hatlarında sitopatik etki oluşturmadan ürediği görülmüştür3,56-58. Bununla beraber C. sonorensis'te SBV replikasyonu ve yayılması laboratuvar koşullarında gösterilmiştir58. Avaritia subgenusunda %57 oranında SBV pozitiflik saptanmıştır59. C. punctatus türünün SBV'yi taşıdığı Polonya'da gösterilmiştir60. SBV'nin Hollanda, Fransa, Almanya, İngiltere'de kış ayında da persiste olduğunu gösteren araştırmalar olmasına rağmen, SBV'nin var olduğu bölgelerden kış ayında toplanan sivrisineklerde virüs tespit edilememiştir57. Yapılan bir çalışmada SBV'nin sivrisinek KC ve Aag2 hücrelerinde RNA interferensi uyardığı tespit edilmiştir61.
Schmallenberg virüsün tanısında ELISA, RT-PZR, virüs nötralizasyon gibi testler kullanılmaktadır1,14,62. SBV antikorlarının belirlenmesi için prokaryotik sistemde açıklanan nükleokapsit proteinlerine karşı ELISA kiti geliştirilmiştir24. Diğer bir grup ise SBV nükleproteinine karşı monoklonal antikor geliştirmiş ve bunun SBV tanısında kullanılacağını iddia etmiştir63. Diğer araştırıcılar SBV virüsünü ELISA pleytlerine bağlayarak başka bir kit geliştirmişlerdir. Bu kitin de son derece başarılı olduğu bildirilmiştir48. Simbu serogrubuna ait virüslerin büyük bir çoğunluğunun belirlenmesi için pan-simbu-real time RT-PZR'nin geliştirilmesi için virüsün en çok korunmuş L segmentine özgül geliştirilen primer sisteminin başarılı olduğu bildirilmiştir. SBV genomunun belirlenmesinde ise S segmentinin hedef alınması önerilmiştir64. SBV enfekte sığırlarda serum ve tam kanda virüsün tespiti sadece ilk bir hafta içerisinde yapılmıştır. Halbuki lenforetiküler sistemde enfeksiyonu takip eden beş hafta içerisinde bile virüs tespit edilmiştir. RT-PZR ile SBV genomunun tespitinde beyin, göbek kordonu önemli rol oynar iken kanda virüsün tespiti daha zor görünmektedir65. Virüsün ilk izolasyonu için Culicoides variipennis larva hücreleri ile BHK-21 hücre hatları kullanılmıştır1. Reverze genetik çalışmalarında BHK-21 hücre hattının virüsü en yüksek titrede üreten hücre hattı olduğu rapor edilmiştir. SBV'nin Vero E6 (maymun), CPT-Tert (koyun), BSR-T7/5 (hamster), HuH7 (insan) gibi hücre hatlarında da yüksek titrede üreme özelliği gösterdiği görülmüştür. İlaveten SBV'nin BHK-21 hücre hattında 3mm sınırlı plak fenotipi gösterdiği bildirilmiştir3. Virüse karşı oluşan seropozitifliği belirlemek için içerisinde amino siyah boyamanın (amido black staining) olduğu virüs nötralizasyon testi geliştirilmiştir62. Diğer bir çalışmada ise Vero hücrelerinde kristal viyolet ile virüs nötralizasyon testinin geliştirilme protokolü araştırıcılar ile paylaşılmıştır66. ELISA sonuçlarının bazı laboratuvarlar pozitif bazıları şüpheli olarak sonuç vermişlerdir. SBV teşhisi için VN testinin sensitivitesinin daha yüksek olduğu tespit edilmiş ve standart test olarak önerilmiştir. Ayrıca SBV teşhisinde Avrupa'daki farklı veteriner enstitülerinin verdiği sonuçların laboratuvarlar arası uyumluluk gösterdiği ve güvenilir olduğu bildirilmiştir67. İneklerde ve buzağılarda SBV'ye karşı oluşan antikorların kanda ne kadar süre kaldığı araştırılmıştır. Buzağıların 5-6 aylık iken seronegatif hale geldikleri ve yaklaşık 6 aylık yaşta aşılama yapılmasının uygun olduğu bildirilmiştir. SBV ile doğal enfekte ineklerin ise en az iki yıl SBV antikorlarına sahip oldukları tespit edilmiştir68.
Kuzu ve buzağılarda virüsün immünopatolojisini çalışmak son derece güç, masraflı ve fazlası ile emek istemektedir. Bu yüzden araştırıcılar SBV için deney modeli geliştirmeye yönelmişlerdir. C57BL/6 tabanlı tip I interferon alfa reseptör knouck out fareler, 8X104 DKID50 ile deri altından enfekte edildiklerinde ağırlık kaybı, şiddetli klinik belirtiler, pıhtılaşma faktörlerinde eksiklik, hemorajiler ve ölüm ile seyir eden hastalık tablosu göstermişlerdir69. Yeni doğan 3-18 günlük NIH-Swiss farelerinde SBV'nin letal enfeksiyona yol açtığı görülmüştür. Bu çalışma ile bir önceki çalışmada elde edilen veriler geliştirilmiş ve teyit edilmiştir2.
Hastalığın koruma ve kontrol stratejilerinde sivrisinekler ile taşınan mavi dil ve akabane enfeksiyonlarında olduğu gibi sivrisinekler ile mücadele önemli rol oynayacaktır. SBV'nin yayılmasında sivrisineklerin rolünün hayvan hareketlerinden daha önemli olduğu yapılan modellemelerinde tahmin edilmektedir70. Mavi dil (Mavil dil serotip 8) ve SBV hastalıklarının patojenitesi karşılaştırıldığında SBV'nin daha az şiddetli seyrettiği tartışılmıştır71. SBV ile mücadelede meteorolojik veriler de dikkate alınmalıdır. Özellikle virüsü taşıyan vektörlerin bulunduğu bölgelerde yoğun yağmurun etkenin taşınmasında rol oynadığı (sivrisineklerin yaşam alanlarını değiştirme ile) speküle edilmiştir. Zira yapılan çalışmalarda hastalığın insidens ve prevelansında mevsime bağlı değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir2. Mavi dil hastalığının yayılma hızı günde 2-5 km arasında değişmektedir. 2011-2012 yılları arasında SBV'nin yayılma hızını anlamak için yapılan bilgisayar tabanlı analizler gerçekleştirilmiştir. Analizler neticesinde mavi dil virüsün SBV virüsü gibi saniyede 3-5 metre yayılma hızına sahip olduğu tahmin edilmiştir. Her iki viral enfeksiyonda da salgının başlangıcından 100 gün sonra salgına ait odakların azaldığı tespit edilmiştir72. Nihai olarak SBV'ye karşı ticari bir aşı yeni geliştirilmiş ve piyasa sürülmüştür73. Binari etilenimine ile inaktif edilmiş olan ve saponin ile alüminyum hidroksitin adjuvant olarak kullanıldığı aşı denemesinin koyun ve sığırlara iki kez uygulandığında nötralizan antikor gelişimine yol açtığı görülmüştür. Bu sonuç yapılan aşının hayvanlarda RNAemia'yı engellediği ve nötralizan antikor oluşuma yol açtığı belirtilmiştir. Ne var ki araştırıcılar tarafından prototip SBV inaktif aşısının fötüstaki malformasyonları veya abortları engelleyip engellemediğine dair deney dizayn edilmemiştir74. Diğer araştırıcılar ise simbu serogrup içerisinde bulunan Akabane, Aino ve Chuzan virüsleri ile aşılamanın SBV'ye karşı koruma sağlayıp sağlamadığını araştırmıştır. Bu inaktif trivalant aşılamanın SBV'ye karşı nötralizan antikor oluşturmadığını göstermişlerdir. Bu çelişkiyi serolojik olarak çapraz reaksiyon gösteren bu virüslerin ayırımında komplemet fikzasyon testinin kullanıldığını ve bu testin ise nötralizan etkisi olmayan nükleoprotein antikorlarını da tespit etmesi ile açıklamışlardır75,76.
Viral hastalıklarda abortlardan kaynaklanan ekonomik kayıplar önemlidir. Mavi dil virüsü veya akabane gibi sivrisinekler ile taşınan hastalıklar model alınarak yapılan bilgisayar stimülasyonlu epidemiyolojik çalışmalarda SBV'nin gelecekte daha büyük ekonomik kayıplara yol açacağı iddia edilmiştir53. Bununla birlikte SBV mavi dil serotip 8'in 2006-2009 yılları arasında kuzey 60° enlemde yapmış olduğu salgının daha kuzeyinde var olduğu görülmüştür77. Günde ortalama 25.6 kg süt veren bir ineğin SBV infeksiyonundan sonra süt verimi günde yaklaşık 1.71 kg azaldığı tespit edilmiştir. Hastalığın en az inek başına bir ayda ortalama 30 kg süt kaybına neden olduğu bildirilmiştir78. SBV hastalığı önemli ekonomik kayıplara neden olmuştur. Belçika'da yapılan bir çalışmada SBV'nin üreticiye maliyeti hesaplandığında, birey bazlı tedavinin maliyetlerinin 40 ile 200 Avro arasında değişim gösterdiği bildirilmiştir79.
Sonuç olarak SBV'nin kontrol ile mücadele programlarında sivrisinekler ile mücadele, ülkeler arası hayvan hareketlerinin kısıtlanması önem arz etmektedir. Akabane ile Mavi dil serotip 8'de kullanılan kontrol ile mücadele stratejilerinden elde edilen tecrübelerin SBV'de kullanılması tavsiye edilmektedir.