Bu çalışmada YŞPP’nı açık ve paket halinde muhafaza eden ve rastgele seçilen işletmelerden iki defa ve iki farklı zamanda (yaklaşık bir ay aralıklarla) örnekler alınarak posadaki ham besin madde içerikleri karşılaştırılmış ve Tablo
1’da sunulmuştur. Yem kompoziyon değerleri bakımından incelendiğinde, YŞPP’nın ortalama KM %13-17, HK %3-6, HS %20-28, HY %0.4-0.7, HP %4-9 ve NDF %45 olduğu bildirilmiştir
11-13. Ancak farklı çalışmalarda farklı değerler elde edildiği görülmüştür. Nitekim Ayaşan ve ark.
14’nın yaptığı bir çalışmada, YŞPP’nın %11 KM, %9.30 HP, %2.10 HY ve %4.50 HK oranına sahip olduğu bildirilmiştir. Mevcut çalışmada ise kontrol grubu değerleri baz alındığında YŞPP’nın %13.23 KM, %8.53 HP, %0.58 HY, %31.28 HS, %4.14 HK ve %46.36 NDF düzeylerine sahip olduğu belirlenmiştir. Çalışma değerleri literatür bilgisi ile uyuşmaktadır
13. Araştırma gruplarının 1. ay (P<0.05) ve 2. ay (P<0.01) verileri incelendiğinde açık grubun KM düzeylerinin paketlenmiş gruptan önemli oranda yüksek olduğu bulunmuştur (Tablo
1). HK, HY ve HS içerikleri açısından değerlendirildiğinde gruplar arasında fark bulunmazken HS düzeyi açık grupta önemli oranda yükselmiştir (P<0.05). ŞPP yüksek düzeyde su içerdiğinden uygun olmayan koşullarda depolandığında, kuru yemlere nazaran daha fazla besin madde kaybına uğramaktadır. Fadel ve ark.
15 yaptıkları bir çalışmada, YŞPP’nı farklı şekillerde kurutarak besin madde analizleri arasındaki farklılıkları incelemişlerdir. İlk grupta YŞPP günde 1 kez karıştırılarak güneş altında bırakılarak, diğer grupta ise bir fırında 48 saat ısı uygulamadan sadece hava sirküle edilerek kurutma sağlanmıştır. Güneşte kurutulan grubun HP içeriğinin %7.54, hava verilen grubunkinin ise %7.58 olduğunu ve bu farkın istatistiksel bir önemlilik oluşturmadığını bildirmişlerdir. Bu farkın önemsiz çıkmasını güneşte kurutma işleminin sadece bir gün yapılmasından kaynaklanabileceğini bildirmişlerdir. Elazığ koşullarında hayvancılık işletmelerinin şeker fabrikasından aldıkları YŞPP’nı ahırlarının ön tarafında gübreliklere yakın yerlerde açıkta depoladığı, hijyenik olmayan bu ortamlarda depolama sonucu total küf ve aerob bakteri sayısının yüksek olduğu bildirilmiştir
16. Başka bir deyişle, çalışmada YŞPP’nın uygun olmayan koşullarda depolanması durumunda, besleme açısından değersiz bir hal aldığı, ayrıca çevreye yaydığı rahatsız edici kötü kokular ile durumun ciddiyetinin daha da önem kazanabileceği bildirilmiştir
16. Depolama; fiziksel, kimyasal ve biyolojik ajanlar arasındaki etkileşime bağlı olarak kaliteyi ve besin değerini etkileyen önemli bir faktördür. Yemdeki bozulmalar besin madde kayıplarının ana nedenini oluşturmaktadır
17. Yanlış depolamalar besin madde kayıplarına neden olmasının yanında uygun olmayan depolamanın süresi de besin madde kaybının artmasına neden olmaktadır. Nitekim bu çalışmada birinci ve ikinci ay sonunda araştırma gruplarının besin madde düzeyleri incelendiğinde istatistiksel olarak önemli değişiklikler olduğu tespit edilmiştir (Tablo
1). Açık grupta KM ve HS düzeylerinin diğer gruplara oranla istatistiki olarak yükselmesi, açık ortamda depolanan yemin dış faktörlere ve doğrudan güneşe ışığına maruz kalarak su kaybetmesi ve su ile birlikte sindirilebilir kısmın da azalmasından kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma sonuçları ile uyumlu olarak silajlarda iyi fermantasyon koşulları sağlanmadığı durumlarda, Sakkarolitik Clostridialar ve Proteolitik Clostridialar gibi zararlı mikroorganizmaların suda çözünebilir karbonhidratları ve uçucu yağ asitlerini substrat olarak kullanabileceği, bu parçalanma neticesinde silodaki CO
2 ve H
2O açığa çıkacağı, ayrıca bitki materyalinde oluşması muhtemel proteolisis nedeniyle proteaz enzimlerinin bitki proteinlerini önce aminoasit ve amonyak sonrasında da peptid ve amidlere parçalayabileceği ve tüm bunlar neticesinde siloda HS oranının yükselebileceği bildirilmiştir
18. Depolama süresi uzadıkça HP düzeyinin düşmesi bu faktörlerin etkisine bağlanmıştır (P<0.01; Tablo
1). Mikrobiyal bulaşmaların ve oluşan kusurlu fermantasyonların etkisinden dolayı HP düzeyinde düşme olabileceği kanaatine varılmıştır
17,19. HY ve HK düzeylerinde her iki depolama sürelerinde gruplar arasında herhangi bir fark tespit edilmemiştir. Mevcut çalışma bulguları ile benzer olarak tahıllarda yapılan araştırmalarda depolamanın mineral madde düzeyini etkilemediği bildirilmiştir
20,21. Paketlenmiş grupta ise besin madde düzeylerinin kontrol gruplarıyla benzer olduğu belirlenmiş her iki depolama süresinde (1 ve 2. ay) rakamsal olarak düşüş gözlenmiştir (Tablo
1). Bu durum paketlenmiş ortamda kısmen silaj fermantasyonu oluştuğu, yemlerde sulanmanın olduğu ancak silo suyu akmadığı için suyun paket içinde kaldığı ve KM düzeyinin bu nedenle düşme eğilimi gösterdiği düşünülmüştür. Araştırma gruplarında NDF oranı kontrol gruplarına göre yüksek bulunmuştur (Tablo
1). Bu durum açık ve paketlenmiş grubun HS düzeylerindeki artışa bağlanmıştır. Duru
22’nun zeytin posası ve mısır hasılı silajları üzerine yaptığı çalışmasında 7, 14, 28 ve 56. gün NDF düzeyleri sırasıyla zeytin posası silajında %53.32, 52.72, 52.65, 53.68, mısır hasılı silajında %47.10, 46.57, 47.71, 47.97 olarak tespit etmiştir. Bu çalışmanın NDF sonuçlarıyla mısır hasılı silajı sonuçları benzer bulunurken, zeytin posası silajının NDF değerlerinden daha düşük bulunmuştur. Paketlenmiş grubun besin madde yönünden açık gruba oranla besin değerini kısmen de olsa koruduğu görülmektedir. Son zamanlarda YŞPP’nın paketlenmesi giderek yaygınlaşan bir uygulama olmaya başlamıştır. Mısır silajında ise paketleme hali hazırda yaygın olarak karşılaşılan bir uygulamadır. Nitekim Bilgen ve ark.
23, paket silajının bozulma oranının daha düşük olduğunu bildirmişlerdir.
Araştırma gruplarının in vitro KM, OM ve NDF sindirimleri incelenmiş ve açık grupların KM ve OM sindirimleri paketlenmiş gruba oranla daha düşük bulunmuştur (Tablo 2). YŞPP’nın in vitro sindirim denemesi yapıldığı bir çalışma da 12 kanüllü hayvanlar kullanılarak posanın rumen sindirimi incelenmiş ve %100 posa kullanılan grubun KM, OM ve NDF sindirimini sırasıyla %54.98, 62.53 ve 38.78 olarak belirlemişlerdir. Bu çalışma sonuçlarıyla mevcut çalışma sonuçları arasında çok büyük farklar görülmemektedir. Farklı bir çalışmada ise 24 YŞPP silajının kullanıldığı bir çalışmada in vitro gaz üretim tekniğine göre yapılan OM sindirim sonucu %76 olarak bildirilmiştir. Bu çalışmada YŞPP’nın KM içeriğinin %23.97 olduğu, bu çalışma bulgularında ise YŞPP’nın KM düzeyinin araştırma gruplarında ortalama %13 civarında olduğu tespit edilmiştir (Tablo 1). Bu sonuçlar neticesinde OM sindiriminin farklılığı KM düzeylerinin farklı olmasına bağlanmıştır. Ayrıca silaj OM sindiriminin silo içerisindeki fermantasyona bağlı olarak değişebileceği ve kullanılan in vitro tekniğe göre sindirim değerleri arasında fark olabileceği düşünülmüştür 24. Mevcut çalışmada yapılan depolama şekilleri tam olarak silaj olmasa da, basılması ve kapatılıp saklanmasından dolayı kısmen silaj olarak değerlendirebiliriz. Ancak silaj koşulları tam sağlanamadığı için çalışmadaki iki farklı depolama koşulunda da olumsuz koşulların mevcut olduğu görülmüştür. Açık grupların silo koşullarını tam olarak sağlamadığı, hava ve yağış teması nedenleriyle kötü fermantasyona açık olduğu görülmüştür. Paketlenmiş grubun ise daha kontrollü olduğu ve silo ortamına kısmen de olsa yaklaşılabileceği düşünülmüştür. Ancak paketlerin bekleme süresinin içerisindeki besin madde düzeyi ve sindirimini olumsuz etkileyebileceği belirlenmiştir. Nitekim ikinci ayda paketlerde oluşan sıvının dışa doğru aktığı görülmüştür. Bu durum sindirimi etkileyebilmektedir. Silo içerisindeki oksijen tükenip anaerobik koşullarda fermantasyon dönemi başladığında, silolanan materyaldeki bitki hücrelerinin de parçalanmaya başlamasıyla su içeriği yüksek olan bitkilerde birkaç saat içinde, düşük olan bitkilerde ise bir ya da birkaç gün içinde bitki suyu serbest hale geçmektedir 25. Araştırma gruplarının NDF sindirimi üzerine etkisi incelenmiş ancak herhangi önemli bir fark bulunmamıştır (Tablo 2). Mevcut çalışma sonuçları ile benzer olarak zeytin posası ve mısır hasılı ile yapılan bir çalışmada 22, %100 zeytin posası ve mısır hasılının 7, 14, 28 ve 56. günlerdeki NDF sindirim değerleri arasında fark olmadığı belirlenmiştir. Aynı çalışmada mısır hasılının in vitro NDF sindirimleri 7, 14, 28 ve 56. günlerde sırasıyla %29.01, 29.09, 29.42, 29.44 olarak tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; paketlemenin klasik (açık gruba) yönteme oranla kısmen de olsa daha iyi olduğu, ancak uzun süre depolanınca sulanmanın meydana geleceği ve dolayısıyla paket içi ortamın bozulma riskinin olabileceği düşünülerek en fazla iki ay içinde tüketilmesi ve soğuk ortamlarda saklanması koşuluyla tavsiye edilmektedir.
Teşekkür
Araştırmanın in vitro sindirim analizleri kısmında yardımcı olan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof.Dr. Taylan AKSU, Dr.Öğr.Üyesi Cüneyt TEMUR ve Dr.Öğr.Üyesi Mehtap GÜNEY’e teşekkür ederiz.