Dirofilaria immitis tarafından oluşturulan dirofilariosisin, yaşlı, erkek ve dışarıda beslenen köpeklerde daha fazla görüldüğü bildirilmektedir
11,14,15,25. Bu çalışmanın materyalini oluşturan köpeklerin genellikle 4 yaşın üzerinde olması, hepsinin dışarıda beslenmesi ve 7’sinin (%63) erkek olması yukarıdaki bildirimlere uygundur. Yaşlı, erkek ve dışarıda beslenen köpeklerde bu hastalık riskinin yüksek olması, bu tür köpeklerin sivrisineklere maruz kalma riskinin daha fazla olması ve parazitin prepatent döneminin uzun olması
16 ile açıklanabilir.
Bu çalışmadaki hasta hayvanların yapılan klinik muayenelerinde 1’inde hidrops asites, 3’ünde öksürük, 4’ünde solunum güçlüğü, 5’inde zayıflama, 3’ünde sistolik triküspital kapak üfürümü gözlenmesi, hastalık için bildirilen 7,26,27 klinik bulgularla uyumludur.
Bu çalışmada, WBC, PCV ve MCV değerleri ortalamaları kontrol grubunun ortalamalarından önemli derecede (p<0,05) ve hemoglobin değerinin önemsiz (p>0,05) düzeyde düşük bulunması, çoğu araştırıcıların 14,15,16,28,29 bildirdikleri ile uyumludur. Total lökosit değerinin önemli (p<0,05) düzeyde yüksek bulunması araştırıcıların 14,16,26 bildirimlerine uygundur. Total lökosit sayısındaki artış, pnömoni, nefritis gibi sekonder enfeksiyonlardan kaynaklanabilir 12,13. Diferansiyel kan tablosuna bakıldığında, saptanan nötrofil sayısındaki önemli (p<0,05), eozinofil ve bazofil sayılarındaki önemsiz (p>0,05) düzeylerde artış, lenfosit ve monosit sayılarında ise önemli düzeyde (p<0,05) düşüş belirlenmesi sekonder enfeksiyon olasılığını desteklemektedir. Ayrıca; paraziter hastalıklar için genel bir bulgu olan eozinofili ve bazofili’ye 2,7,10,28,29 bu çalışmada da rastlanılmıştır.
Bu çalışmada, dirofilariosisli köpeklerin serum üre düzeyindeki önemli artış, birçok araştırıcının 14-16 bildirimlerine uyum sağlamakla birlikte, bireysel serum üre düzeylerine bakıldığında 3 hastadaki serum üre düzeylerindeki artış ortalama serum üre düzeyinin artmasında rol oynamıştır. Bu artışın da, dirofilariosisli köpeklerde saptanan glomeruler lezyonlardan kaynaklanabileceği bildirilmiştir 10,30,31. Glomeruler bazal membranda mikrofilariyal antijenlerin toplanarak, immun kompleksler oluşturması ve bunun da glomerulopatiye neden olduğu rapor edilmiştir 32-34. Bu nedenle 3 hastada glomeruler lezyonların oluştuğu ileri sürülebilir.
Dirofilariosisli köpeklerde karaciğerin ve kalbin hem fonksiyonel hem de morfolojik olarak çeşitli oranlarda etkilendiği bildirimlerine 2,3,8,9,17 uygun olarak, bu çalışmada da karaciğer için spesifik olan AST, ALT ve AP enzimlerinde ve kalp için spesifik olan CK enziminde, fizyolojik sınırlar içerisinde kalmak koşuluyla, kontrol grubuna göre önemli derecede artış saptanmıştır. Bireysel olarak, muhtemel kardiyopulmoner lezyonu bulunan üç hastada CK enziminin yüksek olduğu görülmüştür. Karaciğer hastalıklarının tanısı için önem taşıyan enzimlerin (AST, ALT ve AP) hastalıklı köpeklerde daha yüksek bulunması, bu köpeklerin karaciğerlerinin hastalıktan değişik oranlarda etkilendiğini göstermekle birlikte, Bu parametrelerdeki artışların fizyolojik sınırlarda olması ve serum total protein ve glikoz değerlerindeki artışların önemsiz bulunması, bu çalışmadaki hastaların karaciğerlerinin hastalıktan çok fazla etkilenmediğini göstermiştir.
Bu çalışmadaki hasta köpeklerin venöz kan değerlerinden pH, pCO2 ve pO2 değerlerinde hafif bir düşüş, HCO3 ve BE değerlerinde ise önemli (p<0,05) düzeyde bir düşüş gözlenmesi, dirofilariosisli köpeklerde metabolik asidozis görülebileceğini bildiren araştırıcıları 15,16 desteklemektedir. Kardiyopulmoner lezyon bulunan köpeklerde hafif hipoksemi geliştiği 10, hipoksemi durumunda ise vücut alveolar O2 yükseltmek için solunumu hızlandırarak ve CO2 ‘nin kan düzeyinin azalmasının sebep olduğu alkalozu dengelemek için HCO3 atarak tamponlama sağlandığı bildirilmiştir 15. Bu çalışmada da kan gazı değerlerinin sonuçları organizmanın tamponlama yeteneğine işaret sayılmıştır.
Dirofilariosisli köpeklerde genellikle EKG bulguları normal olduğu bildirilmiştir 7,9. Bununla birlikte, sağ ventriküler hipertrofide aritmi, bazı derivasyonlarda S dalgası amplitüdünde artış, sağ atriyal dilatasyon geliştiğinde P dalgasının çentiklenmesiyle karakterize P pulmonale, pulmoner arter bozukluğunda ise, S ve T dalgaları ile ST segmentide değişiklikler görülebileceği bildirilmiştir 6,18,19,35. Bu çalışmada, hasta köpeklerin 5’inde ST segmentinde depresyon, 2’sinde PQ intervalinde uzama saptandı. ST segmentideki depresyon miyokardiyal işemiden veya yetersiz sirkülasyondan şekillenebilir. PQ intervalinde uzama parasempatik sinirin uyarılmasıyla şekillenen, kalp kasındaki iletim yetersizliğinden kaynaklanabilir 23.
Sonuç olarak; dirofilariosisli köpeklerin kalp ve solunum frekansları, WBC değeri, nötrofil sayısında, serum üre, ALT, AST, CK ve AP değerlerinde önemli (p<0,05) düzeylerde artış, RBC, PCV ve MCV değerleri, lenfosit ve monosit sayılarında, HCO3 ve BE değerlerinde ise önemli (p<0,05) düzeyde bir düşüş, EKG’de, hastaların 5’inde ST segmentinde depresyon, 2’sinde PQ intervalinde uzama bulunması, hastalığın tanı ve prognozu açısından yararlı olabileceği kanısına varıldı.