Halk Sağlığı biliminin gelişmesi ve istenilen yerde olması yolunda şüphesiz en
önemli adımı atarak, bu alanda yapılan çalışmalara destek olan kişi Prof. Dr. Nusret
Fişek olmuştur. Fişek
1, Türkiye’deki en önemli eksikliğin sağlık yönetimi, kamu sağlığı
ve koruyucu hekimliğin çeşitli dallarında bilim adamı ve uzman hekim yetiştirmek için
hemen hemen her ülkede mevcut olan kamu sağlığı fakülteleri olduğunu belirtmiştir
1.
Tıp hekimliğinde bu alanın doğması, halk sağlığının hem hekimler hem de toplumlar için
önemini ve gerekliliğini pekiştirmiştir. Sosyalleştirme çalışmaları ile önem kazanan
sağlık ocakları nasıl toplum sağlığının korunmasında tıp hekimliğinin ilk basamağı ise,
veteriner halk sağlığı (VHS) hizmet birimleri de koruyucu hekimlik ilkeleri kapsamında
kamu sağlığının korunması alanında veteriner hekimliğinin ilk basamağını oluşturur.
VHS uzmanlığının yeni fırsatlar için zengin bir alan olduğu göz ardı edilmektedir. Bu
yeni alan, geniş ölçüde halk sağlığının tüm dallarını kapsamaktadır. Şüphesiz eğitimin
bu yönde geliştirilmesi de kaçınılmaz olacaktır. Veteriner hekimliği eğitimi, müfredatı
klasik olsa da çok sayıda farklı kariyer imkânı açısından temel bir kaynak oluşturur2.
Birçok iş alanında ve toplumun çeşitli kademelerinde veteriner hekimlerin lider
olabileceği değerli fırsatlar mevcuttur.
Geçmişten Günümüze “Veteriner Halk Sağlığı (VHS)”: Hayvan hekimliği, insan
hekimliği ve halk sağlığı bilim dalları koyun, keçi, sığır, at, köpek, kedi ve diğer
hayvanların toplumun ihtiyaçlarını karşılamak üzere evcilleştirildiği ilk çağlardan beri
etkileşim halindedir. Avrupa’da veteriner halk sağlığının gelişimi 17. ve 18. yüzyıllarda
başlamıştır. Amerika’da kamu sağlığı 19. ve 20. yüzyıllarda sosyal reformlardan
etkilendiği için halk, ilk kez bu dönemlerde hayvan hastalıkları ve problemleri ile
ilgilenmeye başlamıştır. Sonraki yıllarda halk sağlığı ve veteriner hekimliği faaliyetlerinin
tıbbi ve teknolojik ilerlemelere bağlı olarak birlikte yürütülmesi, insan ve hayvan
sağlığının korunmasına yönelik çeşitli faydalar sağlamıştır3. “Veteriner Halk Sağlığı
(VHS)” terimi, 1940’lı yılların sonlarına ve 1950’li yılların başına doğru giderek daha iyi
anlaşılmış, halk sağlığı örgütlerinde özellikle de epidemiyoloji gibi alanlarda veteriner
hekimlere geniş kariyer olanakları ve yeni sorumluluklar verilmiştir. İnsan sağlığına
yönelik gıda güvenliği, patojen mikroorganizmaların kontrolü, karşılaştırmalı patoloji gibi
konularda tıp hekimliği ve veteriner hekimliği zaman zaman bir araya gelmiştir. Farklı bilim dalları arası işbirliği, sektörlerarası iletişim,
yürütülen ortak çalışmalar, veteriner fakülteleri
bünyesinde de yeni akademik alanların doğmasını
sağlamıştır4. Bu gelişmeler, veteriner hekimlere çevre
sağlığı araştırmalarında ve faaliyetlerinde yeni roller
kazandırmış, gıda sağlığı uygulamalarını içeren alanlar
yanında farklı fırsatlar da sunmuştur.
1945’ten itibaren yaygınlaşan uluslararası sağlık
örgütleri ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), hükümetlerin
VHS hizmet birimlerini oluşturmaya başlamasını
tetiklemiştir3. DSÖ, VHS uygulamalarını, ortaya çıktığı
ilk 20 yıl boyunca güçlü bir şekilde desteklemiş ve
geliştirmiştir. İlerleyen dönemlerde bu aktiviteler, yeni
alanlara yayılarak genişlemeye devam etmiştir. En sık
karşılaşılan zorluk, veteriner hekimlik mesleğinin insan
hekimliğine ve halk sağlığı sorunlarına yönelik
faydalarının ve öneminin gösterilmesi olmuştur5.
Önemli zoonozlar, gıda güvenliği ve karşılaştırmalı
hekimlik konusunda yapılan ortak uygulamalar ve
araştırmalar sonucunda elde edilen veriler, bu sorunun
aşılmasını sağlayarak, DSÖ’ye üye olan özellikle de
büyük nüfuslara sahip gelişmiş ülkelerde toplumun
bilgilenmesine yardımcı olmuştur.
“Rudolf Carl Virchow” ve Anlayışı: 19. yüzyılda
sosyal hekimliğin en önemli temsilcilerinden birisi olan
Rudolf Virchow’a göre insan ve hayvan hekimliği
arasında kesin bir çizgi yoktur hatta olmamalıdır (Şekil 1)6. İncelenen canlının farklı olması dışında her iki alanda
da elde edilen deneyimler, hekimlik anlayışının ortak
temellerini oluşturmuştur.
Virchow’un bu anlayışı, “Tek Hekimlik=Tek Tıp=Tek
Sağlık, One Medicine” terimi birçok bilim adamı
tarafından da desteklenmiş ve veteriner hekimliğin insan
sağlığına hizmet eden uygulamaları içerdiği belirtilmiştir7. Veteriner bilim adamları, insan sağlığını biyomedikal
ve halk sağlığı çalışmaları ile direkt olarak yada evcil hayvan, yaban hayatı ve çevre sağlığına yönelik olarak
yaptıkları uygulamalarla dolaylı olarak etkilemektedirler.
Veteriner hekimler, gıda güvenliğinin sağlanması,
bulaşıcı zoonoz hastalıkların önlenmesi, koruyucu
hizmetlerin sunulması, biyolojik ve tarımsal teröre karşı
mücadele, ekosistemin ve çevre sağlığının korunması,
aşı ile önlenebilen hastalıkların kontrolü, yaşam kalitesini
olumsuz etkileyen kronik hastalıkların iyileştirilmesi, halk
sağlığına katkıda bulunacak tıbbi araştırmaların
yürütülmesi gibi pek çok konuda sorumluluk sahibidirler
(Şekil 2)7-9. Oysaki Türkiye’de çoğu zaman hayvan
ve insan sağlığına yönelik hizmetlerde veteriner hekimlik
araştırmalarının merkezi ve kritik rolü yeterince
anlaşılamamış ve göz ardı edilmiştir. Son yıllarda
Dünya’da ve Türkiye’de etkili olan viral zoonoz
salgınlarda (Kuş gribi, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi) ortak
çalışmaların önemi anlaşılmış, bu doğrultuda VHS
örgütlenmeleri de hız kazanmıştır10.
Günümüzde modern tek hekimlik anlayışı,
epidemiyolog Calvin W. Schwabe ile tekrar gündeme
gelmiştir11. 30 Ekim - 04 Aralık 2007 tarihlerinde
A.B.D’de Rhode Island bölgesinde insan hekimliği ile
veteriner hekimliğin değişik dallarından uzmanların
katıldığı toplantıda “Tek Tıp/Tek Sağlık-One Medicine”
kavramı tekrar gündeme getirilmiştir8,12.
Bazı Ülkelerde Zoonoz Hastalıklarla Mücadelede
Veteriner Halk Sağlığı Hizmetleri: Kamu sağlığı
açısından önemli zoonoz hastalıkların, insanlarda neden
olduğu etkilerin değerlendirilmesi için tanımlanmasının ve
böylece sağlık birimlerince denetlenmesinin zorunlu
olduğu aşikârdır. Ancak, bu tip hastalıkların sahada ve
çiftliklerde veteriner hekimlerce kontrolüne ihtiyaç vardır13. Danimarka, İsveç ve İngiltere gibi çok az sayıdaki
ülkede halk sağlığı ile merkezi veteriner enstitüleri
arasında güçlü bir işbirliği olmasına karşılık, çoğu Avrupa
ülkesinde bu hizmet birimleri arasında zayıf bir ilişki mevcuttur. Bölgesel veteriner hizmet birimlerinin Halk
Sağlığı Sistemi’ne dahil edilmesi, bu bütünleşmeyi
kolaylaştırabilir. İtalya’da, Salmonella veya Shiga toksini
üreten E. coli gibi etkenlerin neden olduğu gıda kaynaklı
zoonoz hastalıklar için yapılan aktivitelerin
uyumlaştırılması, rutin uygulamalarda da büyük ölçüde
kolaylık sağlamıştır. Hayvanlarda oluşan
infeksiyonlardan, gıdalardan ve çevreden izole edilen
Salmonella bakterisinin serolojisi, faj tipi, antibiyotik
direnci ve moleküler yapısı gibi özelliklerine bakılarak, bu
tip infeksiyonların insanlara nasıl bulaştığı ve
epidemiyolojisi araştırılmıştır10,14,15.
Zoonoz infeksiyonların araştırılmasında meslek
odaları arasındaki işbirliği, tıp hekimliğini ve veteriner
hekimliğini içeren Avrupa Birliği (AB) bünyesinde yer alan
“Tıp-Veteriner-Ağı (Med-Vet-Net)” ile yürütülmektedir16. Bu iletişim ağı, AB’nin 6. Çerçeve Programı
tarafından kurulmuştur. “Gıda Kalitesi ve Güvenliği”nin
öncelikli alan olarak belirlendiği bu çerçeveye, Tıp-
Veteriner-Ağı ile 10 ülkeden 16 katılımcı (ulusal veteriner
laboratuvarları, bulaşıcı hastalıklar için kurulan merkezitıbbi
referans veya halk sağlığı laboratuvarları) dahil
edilmiştir13. Bu kuruluşların her biri, kendi ulusal
hükümetlerine mikrobiyolojik gıda güvenliği, insan sağlığı
için risk oluşturan faktörler, hayvan hastalıkları ve hayvan
refahı ile ilgili konularda araştırmalarda bulunmak,
tavsiye vermek ve danışmanlık yapmakla yükümlüdür.
İnsan sağlığı, halk sağlığı, veteriner halk sağlığı,
epidemiyoloji, risk yönetimi, istatistik, mikrobiyoloji, gıda
bilimi, moleküler genetik ve immünoloji alanlarında
uzman bireylerin oluşturduğu multidisipliner bir alan,
geniş çapta bir bilgi ve tecrübe havuzu oluşturur.
Böylece, gıda kaynaklı zoonoz hastalıklarla mücadelede
oluşturulan evrensel bir gıda zinciri gibi uzmanlar dikey
olarak örgütlenir. Ayrıca, zoonoz hastalıkların insidansı,
bu hastalıklardan kaynaklanan sosyal ve ekonomik
giderler üzerinde de etkili olacak uygun maliyet kontrol
stratejilerinin geliştirilmesi sağlanır.
Zoonoz hastalıklar ve yaban hayatı ile ilgili halk
sağlığı sorunları, geçmişten günümüze zoonoz kökenli
infeksiyonların bulaşma riski, zehirli hayvanların toksinleri
yada ısırıklarından kaynaklanan kazalarla kendini
göstermiştir17. Günümüzde ise kamu sağlığı anlayışı,
veteriner hekimlerin zoonoz hastalıkların epidemiyolojik
olarak araştırılmasına ve bu hastalıklardan korunmaya
yönelik uygulamaların yürütülmesine şüphesiz katılımları
gerektiği yönündedir9,18-22.
Veteriner hekimlerin rolleri halk sağlığını tehdit eden
risklerin önlenmesinde çeşitlilik göstermektedir. Önemli
bir halk sağlığı sorunu olan Salmonella bakterisi ile ilgili
Pasmans ve ark.’nın23 yaptıkları bir çalışmada
koruyucu veteriner hekimlik, karantina önlemleri,
dezenfeksiyon ve bu mikroorganizmaların kontrolü ele
alınmıştır23.
Macario ve ark24, acil durumlarda salgınlara karşı
gerekli yardımların hazır bulunmasını, uzaktan eğitim
sistemi ile sağlık personelinin çalıştırılmasının nasıl faydalar sağladığını bildirmiştir. Yaptıkları çalışmada,
küresel influenza pandemisinin ortaya çıkmasıyla
California’da halk sağlığı birimlerinin nasıl harekete
geçtikleri gösterilmiştir24. Bu süreçte, California Sağlık
Hizmetleri Departmanı (CDHS) ve California Kırsal Bölge
Sağlık Ağı (CDLHN)’nın pandemi sonuçlarını minimum
düzeyde tutmak için pratik, kolay uygulanabilir
müdahalelere ihtiyaç duyduğu vurgulanmıştır. Ayrıca, acil
yardım programına, halk sağlığı personeli, yöneticiler,
diğer laboratuvar çalışanları, klinik birimler, veteriner
hekimler, çevre sağlığı uzmanları, acil yönetim ve ulaşım
hizmetleri görevlileri de dahil edilmiştir. Bu amaçla, halkın
bilgilendirilmesi ve güvenliliği için, tüm çalışanlar
bulundukları görev yerlerinde CDHS Richmond
laboratuvarı’ndan yapılan canlı uydu bağlantısı aracılığı
ile desteklenmiştir. İleriki uygulamalarda bu program,
Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) tarafından da
desteklenerek devam ettirilmiştir.
Zoonozların, gıda kaynaklı hastalıkların, mesleki
hastalıkların, etkili bir koruma, izlem ve kontrolünün
yapılmasında kullanılan halk sağlığı eğitim
programlarının, sektörlerarası işbirliğini ve koordinasyonu
kesin bir biçimde kapsadığı söylenemez. 70’li yıllardan
itibaren hem Türkiye’de hem de dünyada brusella gibi
zoonoz hastalıklarla mücadelede çeşitli epidemiyolojik
tarama çalışmaları yapılmıştır25-27. Orta Doğu bölgesi
için brusella aşılarının üretim yerlerinden bir tanesi de
Akdeniz Zoonoz Kontrol Merkezi bünyesinde yer alan
Türkiye’de İstanbul Pendik’te bulunmaktadır. Ancak
brusella hastalığı, evcil hayvanlardaki aşılama ve
eradikasyon çalışmalarına rağmen 21. yüzyılda da
küresel düzeyde önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya
devam etmektedir22,28. Bunun en önemli nedenleri,
hem veteriner hem de tıbbi çalışmaların kendi içinde
sınırlı kalması, kamunun bu uygulamalara dahil
edilmemesi ve farklı alanlararası işbirliği yetersizliği
olmuştur.
Türkiye, Irak, Suriye, Mısır ve Ürdün gibi Akdeniz ve
Ortadoğu ülkelerinde uluslararası örgütler tarafından
desteklenen programlar yürürlüğe konmuştur10,26,27,29. Ancak başarılı sonuçların elde edildiği ve
uygulamasına devam edilen çok az sayıda çalışma
geçekleştirilmiştir. Bunlardan bir tanesi, 2003 ila 2005
yılları arasında Suriye ve Ürdün’de DSÖ/Akdeniz Zoonoz
Kontrol Merkezi (WHO/Mediterranean Zoonoses Control
Centre) tarafından yapılan iki ayrı “Brusella Epidemiyoloji
İzlem Projesi”dir. Her iki ülkede de daha önce böyle bir
sistem kullanılmaması, yeni düzenlemelerin yapılmasını
da zorunlu kılmıştır13. Dikey bilgi akışı yeniden
organize edilmiş, periferde toplanan verilerin belirli bir
merkezde analizi ve değerlendirilmesi yapılarak, elde
edilen sonuçlar ulusal ve lokal hizmet birimlerine de
gönderilmiştir. Aynı zamanda yatay iletişim de halk
sağlığı ile hayvan sağlığı arasında verilerin toplanmasını,
işlenmesini ve karşılaştırılmasını sağlayarak bu iki
sektörün işbirliğini artırmıştır. Bu programlar, her ülkenin
kendi ekonomik yapısı ve ihtiyaçları doğrultusunda
hazırlanan kolay uygulanabilir bir bilgisayar programı ile
desteklenmiştir. Bu sistemi uygulamak üzere seçilmiş uzmanlar (tıp hekimleri, veteriner hekimler ve
teknisyenler), yeni görevleri, birlikte çalışma, katılımcı
olma, koordinasyonun önemi ve yararları gibi konularda
her aşamada eğitim almışlardır. Günümüzde bu yeni
epidemiyolojik izlem sistemi, Suriye’nin dört bölgesinde
tam anlamıyla başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.
Gelecekte ise bu sistemin tüm ülkeyi kapsaması ve
Ürdün’de de aynı sistemin hedefine ulaşması
beklenmektedir. Brusella epidemiyolojik izlem sisteminin
yeniden düzenlenmesi, yatay iletişimi de yapılandırmıştır.
Böylece, bildirimlerin yapılmama olasılığı azaltılarak veya
en az düzeyde tutularak, infeksiyon kaynaklarının daha
iyi tanımlanması sağlanmıştır. Bu programlarla elde
edilen en önemli başarı ise, farklı uzmanlık alanları
arasında kurulan işbirliğinin yararlı etkilerinin daha iyi
anlaşılması olmuştur.
Türkiye’de bu tür sistemler mevcut değildir. Ancak,
özellikle de sahada çalışan veteriner hekimleri, tıp
hekimlerini ve diğer sağlık personeli ile ilgili uzmanları
içine alan, salgın anında koordineli çalışmalarını
sağlayacak merkezler oluşturulabilir. Böylece, saha
çalışmalarına da katılımın artırılması sağlanarak,
toplumun farkındalığı ve işbirliği de geliştirilebilir.
Kırsal Alanda Veteriner Hekimlik: Veteriner halk
sağlığı uygulamalarında biyolojik güvenliliğe, toplum
sağlığına ve ekonomik değerlere karşı artan tehditlerle
mücadelede her zaman söz edilen sosyal değerlerin
değişiminin yanı sıra daha fazla sayıda insan kaynağına
olan ihtiyaç, tüm ülkelerde kabul edilmekte ve
desteklenmektedir30. Hükümetler, toplumun da
desteğini alarak sağlık hizmetlerinin herkese eşit
düzeyde ve hızlı ulaştırılması için sahada çalışan
veteriner hekimlerin sayısını artırmaya çalışmaktadır.
İnsan sağlığı, hayvan üretimi ve hayvan sağlığı ile
yakından ilgilidir. Hayvanların çeşitli amaçlarla
kullanıldığı kırsal kesimlerde insan, hayvan ve çevre
arasındaki bağlantıyı daha net görebiliriz. Ancak,
gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde bu ilişki,
ciddi ekonomik kayıplara neden olabilecek önemli riskler
de taşımaktadır. Bu nedenle DSÖ, zoonoz, halk sağlığı,
gıda güvenilirliği gibi konuları içeren VHS alanında
Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Hayvan
Sağlığı Örgütü (O.I.E) ile birlikte çalışmaya başlamıştır.
Ayrıca bu alanda DSÖ’ye bağlı çalışan üniversiteler,
çeşitli kurum ve endüstriyel kuruluşlar da mevcuttur31.
Kırsal bölgelerdeki uygulamalar (KBU), geleneksel
hizmet anlayışının veteriner hekimliği uygulamalarının
kitle iletişim araçları ile topluma yönelik olarak
genişletilmesini kapsamaktadır. Toplum sağlığı, hayvan
refahı ve ekolojik sistem, birbirini etkileyen bir bütünün
parçalarıdır. Kırsal alanlarda verilen hizmetler sadece
hayvan sahiplerini memnun etmeye değil, aynı zamanda
hayvanların, insanların ve çevrenin ihtiyaçlarını
karşılamaya da yönelik olmalıdır30. Bu hizmetlere
hem evcil hayvanların hem de yaban hayvanlarının
hastalıkları, çiftliklerdeki gıda güvenliği, biyolojik
güvenlilik için hazırlanan takip edilebilir ihracat
sertifikaları, denetim-kontrol programları, hastalık
araştırmaları, yeni ortaya çıkan infeksiyonlar, acil müdahale gibi konularda toplumun eğitimini de içeren
aktif uygulamalar dahil edilebilir. Bu hizmetleri veteriner
hekimlerin kontrolünde çalışan hayvan sağlığı uzmanları,
teknisyenlerden oluşan bir ekip gerçekleştirebilir.
“KBU” yaklaşımı, Türkiye’de de mevcut olan saha
hekimlerinin koordineli çalışmaları ile teşvik edilebilir. Bu
hizmet anlayışı, uygulamalarda görev yapacak uzman
personelin ekonomik, yaşam tarzı ve iş tatmini gibi
konularda da ilgisini çekecek güce sahip olmalıdır. Özen
ve arkadaşları32, Türkiye’de klinisyen veteriner
hekimlerin yaşam doyumu konusunda tatminsiz
olduklarını saptamışlardır. Türkiye’nin Orta ve Doğu
Anadolu bölgelerinde çalışan 129 veteriner hekimle
yapılan anket sonuçlarına göre, çalışmaya katılan
klinisyenlerin %5’inin açlık sınırının, %77’sinin yoksulluk
sınırının altında gelire sahip olduğu bulunmuştur. Ayrıca
aile yönlendirmesiyle ve bilinçsizce veteriner fakültesini
tercih etmenin yaşam doyumu konusunda tatminsizliğe
yol açtığı bildirilmiştir32.
Bu sorunların giderilmesinde en önemli adımlar
üniversite öncesi dönemlerde hem aile içi hem de okulda
yapılan bilinçlendirme çalışmaları ile atılacaktır. Gençler
arasında farkındalık yaygınlaştırılmalı, ilgili alanlarda elde
edilen uzmanlığın görünürlüğü artırılmalı ve tanınması
sağlanmalıdır30. Ayrıca, kırsal alanlarda hizmet veren
veteriner hekimlerin karşılaştıkları sorunlara ve sosyal
ihtiyaçlarına da cevap verebilen bir “Saha Hizmet Ağı”
kurulmalıdır. Veteriner hekimliğin toplumun bir ihtiyacı
olduğunun gösterilmesi, devletin farklı kademelerinde de
bu konudaki yatırımların artırılmasını sağlayacaktır30.
Aynı zamanda, bu yeni model, hayvan popülasyonunun
ve toplumun sağlık ihtiyaçlarının karşılanmasına da
yardımcı olacaktır.
VHS’nin Veteriner Hekimlik Eğitimine Katılımı:
Hayvan sağlığı endüstrisi, hayvancılık alanında uzman
olmak isteyen ve bu alandaki işlerle ilgilenen veteriner
hekimler için çok sayıda farklı fırsatlar sunmaya devam
etmektedir. Bu fırsatlar, zamanla hızla büyümekte ve
çeşitlilik göstermektedir. Hayvan sağlığı konusunda
hizmet veren başarılı firmalar, uzman veteriner hekimlere
giderek ihtiyaç duymaktadır. İstihdam alanlarının artması
da, çoğu uzman veteriner hekimin hayvan sağlığı
endüstrisinde ilk sıralarda yer almasına imkân
vermektedir33. Bu fırsat alanlarının artması, eğitim
sisteminde de yeniden yapılanmayı yada bazı
iyileştirmeleri zorunlu kılmaktadır. Veteriner hekimlik
eğitiminde, salgın araştırmalarını ve hastalık
denetimlerini içeren temel ve ileri epidemiyoloji dersleri
içerisinde, toplum hekimliğinde önemli olan infeksiyöz ve
paraziter hastalıklar (özellikle yeni ortaya çıkan veya
tekrar salgın yapan zoonozlar) ile çevre sağlığı konuları
da veteriner uygulamaları öncesinde eğitim müfredatında
yer almalıdır17.
Mezuniyet sonrasında ise, koruyucu veteriner
hekimlik, çevre sağlığı veya halk sağlığı alanlarında
uzmanlık derecelerinin alınması, kamu sağlığının
iyileştirilmesinde farklı iş imkânları yaratarak, bulaşıcı
hastalıklarla mücadelede veteriner hekimlere yeni
fırsatlar sunacaktır17. Gwinner ve arkadaşlarının34 28 veteriner hekim adayı ile yaptıkları kariyer
performansı çalışma sonuçları, öğrencilerin büyük bir
bölümünün zamanlarını daha çok gıda alanında
geçirmek istediklerini göstermiştir. Bu amaçla, sağlık
hizmetleri alanlarının, emeklilik olanaklarının, aileleri ile
geçirecekleri boş zamanların, bu alanda otoriter
olmalarını ve ilerlemelerini sağlayacak fırsatların ve
pratisyen veteriner hekimler ile daha fazla iletişim
kurabilmeleri için sahip olunan araçların iyileştirilmesi
gerektiği vurgulanmıştır34.
Salgınlara neden olan hastalık etkenlerinin tespit
edilmesi ve tanımlanması bu etkenlerle mücadele
edilmesi, veteriner hekimliği eğitiminin dünya çapında en
uygun ve eşit şekilde yapılması ile mümkündür.
Hayvansal gıdalardan kaynaklanan majör bulaşıcı
hastalıkların halk sağlığı yönünden tehdit oluşturma
riskini azaltmak için “Küresel Veteriner Hekimlik
Yönetimi”ne ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle de, her
ülkede veteriner hekimlerin ortak bir eğitim müfredatına
göre yetiştirilmesi ve eğitilmesi, en önemli adımdır.
Böylelikle, gelecekte lider olabilecek bu uzman veteriner
hekimler, küresel düzeyde ilgili konularla mücadele
edebilecektir35. Bu programın başarılı olması için
gerekli olan temel faktör ise her ülkede veteriner
hekimliği uygulamalarına yön verecek o ülkenin kendine
özgü kültürel bir yapısı olduğunun bilinmesidir. Böylece
“Gıda Güvenliği” gibi ulusal ve bölgesel problemlerle
etkili biçimde mücadele edebilecek farklı bilim dallarının
ve enstitülerin işbirliğinin önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Farklı uzmanlık alanları arasında sağlanan ortak
stratejinin veteriner hekimliğe olan faydaları 3 şekilde
sınıflandırılabilir:
1. Çeşitli veteriner araştırmalarının birleştirilmesi,
2. Ulusal ve uluslararası ortak bir ağ kurularak
sunulacak eğitim sistemi ile ihtiyacı olan veteriner
hekimlerin küresel düzeyde desteklenmesi,
3. Geleceğe yönelik kamu fırsatlarının oluşturulması
Veteriner hekimlik eğitimine başlayan öğrencilere de
bir yol haritası çizilmesi gereklidir. Washington State
Üniversitesi’nin Veteriner Koleji sayfasında “Veteriner
Hekimlik Pratiği Öncesi Öneriler” başlıklı bir bölüm yer
almaktadır. Burada yer alan konu başlıkları Tablo 1’de
gösterilmiştir36.
Veteriner Farmakovijilans Uygulamaları: Farklı
ilaçların kullanımını takiben gelişen advers ilaç
reaksiyonları hakkında bilgilerin toplanması,
değerlendirilmesi ve sınıflandırılması veteriner
farmakovijilansın ilgi alanını oluşturur. Böyle bir sistem,
İsviçre’de 2002’de tedavi ürünleri hakkındaki federal bir
kanunun kabulünden sonra “Swissmedic” tarafından
geliştirilmiştir37. Sistem hakkında gerekli bilgiler
veteriner hekimlere ulaştırılarak, bu programda merkezi
bir rol oynamaları sağlanmıştır. Toplanan veriler, uluslar
arası standartlara göre düzenlenmiş; hem hastaların hem
de hasta sahiplerinin, ilaçların güvenli kullanımına ilişkin
faydalı bilgiler edinmeleri sağlanmıştır. 2003 yılında tamamlanan ilk uygulama sonucunda bu yeni sistemle 58
rapor hazırlanmıştır37. Raporların çoğu, evde
beslenen hayvanlarda antiparaziter veya antibiyotik
ilaçların kullanımını göstermiştir. Elde edilen sonuçlar,
çok sayıda ilaç firmasının açıklamalar yayınlamasını
sağlamış, böylece yöneticiler de veteriner hekimlere ve
ilgili diğer uzmanlara bu alanda daha aktif yer vermeleri
için teşvik edilmişlerdir.
2005 yılı içerisinde veteriner ilaç kullanımını takiben
gelişen 105 şüpheli advers olay tanımlanmıştır. 2004 yılı
ile yapılan karşılaştırmada %35 düzeyinde bir artış tespit
edilmiştir. Aşıların kullanımına bağlı olarak özellikle de
kedilerde gelişen fibrosarkomların önemli bir
komplikasyon olduğu vurgulanmıştır38. Araştırmada
kullanılan çoğu rapor, pratisyen veteriner hekimler
tarafından bildirilmiştir. Rapor edilen ilaçların %73’ünün
evde beslenen hayvanlarda uygulandığı gösterilmiştir.
Topikal kullanım için onaylanmış antiparaziter ilaçlar en
sık bildirilen grup olup (%48), gastrointestinal sistem
hastalıkları tedavisinde kullanılan ilaçlar %11 düzeyinde,
etkisiz ilaç kullanımı ise %14 düzeyinde saptanmıştır.
Güney Afrika’da veteriner preparatlarının advers
reaksiyonlarının izlenmesinden sorumlu “Veteriner
Farmakovijilans ve İlaç Bilgi Merkezi” başlıklı bir sistem
kullanılmaktadır. Güney Afrika’da oluşturulan bu
sistemle, 2003 Mart ila 2004 Şubat tarihleri arasında
merkeze bildirilen şüpheli advers ilaç reaksiyonlarının
sayısının 20 olduğu tespit edilmiştir39. İlaç Kontrol
Merkezi’de, sisteme kayıtlı tüm veteriner hekimlerin ve
diğer medikal uzmanların bu reaksiyonları raporlarla
bildirmeleri için yasal zorunluluk getirmiştir. Bildirilen
raporların büyük çoğunluğunu köpeklerde ve kedilerde
oluşan advers reaksiyonlar oluşturmuştur39.
Türkiye’de advers reaksiyonların izlenmesi,
bildirilmesi ve gerekli önlemlerin alınmasına yönelik
resmi düzenlemeler veya bu uygulamaları içeren
çalışmalar mevcut değildir. Ancak paraziter hastalıklar
gibi halk sağlığını olumsuz etkileyen bazı problemlerin
önemini vurgulayan çalışmalar vardır40. Dünya’da
birçok ülkede, pratisyen veteriner hekimlerin bu vijilans
sistemine giderek artan bir ilgi göstermelerinin
memnuniyet verici bir sonuç olduğu, gelecekte de bu
işbirliğinin geliştirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır38.
Yorum: Günümüzde veteriner halk sağlığı bilim dalı,
insan sağlığını etkileyen her türlü sosyal, tıbbi ve
ekonomik hizmetlerin planlanmasında göz önüne
alınmalı ve uygulanmalıdır. Böylece veteriner uzmanlık
alanları, insan sağlığının iyileştirilmesine yardımcı olabilir
ve VHS birimleri bu yolda etkili bir bağlantı sağlayabilir.
Ekonomisi tarıma dayalı ülkelerde veteriner hizmetlerin
sektörlerarası faaliyetlerdeki rolü, halk sağlığına yönelik
temel sağlık hizmetleri programlarına ve çevre sağlığına
yeni yaklaşımlar sunması bakımından önem
taşımaktadır.
Görüldüğü gibi “Veteriner Halk Sağlığı” başlıklı bir
alan da zamanla bizler için çok uzak olmayan, aksine
içinde bulunduğumuz ve giderek önem kazanan yeni bir
fırsat kapısıdır. Bu konular uzun zamandır tartışılsa da
ne yazık ki somut adımlar atılmasında geç kalınmıştır. Bu
alanda “Halk Sağlığı Laboratuvarlar”ı ile işbirliği içerisinde, aktif olarak faaliyet gösterecek, Türkiye’nin her
bölgesinde sistematik olarak örgütlenmiş “Veteriner Halk
Sağlığı Birimleri”ne ihtiyaç vardır.
Özellikle Veteriner hekimlik fakültelerinde öğrencilere
karşılaşabilecekleri fırsat alanlarının doğru biçimde
anlatılması, örneklerle gösterilmesi, ileride ilgi duydukları
alanlara yönlenmelerine de yardımcı olacaktır. Farklı
fakültelerin kendi web sayfalarında yer verecekleri
bilgilendirme notları da önem taşımaktadır. Bu sayfaların
düzenlenmesinden başlanarak, “Kamu Sağlığı”nın
müfredat programlarına dahil edilmesinin, beraberinde
ayrı bir ders olarak okutulmasının, “Anabilim Dalı” olarak
fakültelerin bünyesine kazandırılacak “Veteriner Halk
Sağlığı” disiplininin, bu konuda atılması gereken önemli
bir adım olacağı kanısındayız.