İnsanların yeterli ve dengeli beslenmesinde hayvansal kökenli gıdaların önemli yeri
bulunmaktadır. Besin maddeleri sıralamasında proteinler ilk sıradadır ve günlük protein
ihtiyacının yarısının hayvansal proteinlerden karşılanması gerekmektedir. İçerisindeki
besin maddelerinin biyolojik değeri dikkate alındığında yumurtanın en ucuz gıdalardan
biri olduğu söylenebilmektedir. Tavuğun biyolojik özellikleri, üreme hızı, yılda birim
alanda verdiği ürün miktarı, ürünlerinin biyolojik değerliliği, teknolojik gelişmeye ve
mekanizasyona yetiştiricilik tekniğinin yatkın olması, hayvansal kökenli gıda üretimi
yetersiz ülkeler için çok önemli bir üretim kaynağıdır
1. Türkiye'de kırmızı etin yüksek
maliyetli olması ve ekonomik krizler gibi nedenlerle üretiminin azalması sonucu insanlar
günlük hayvansal protein ihtiyacını karşılamada yetersiz kalmaktadır. Tavuk ürünleri
olarak tavuk eti ve yumurtası ihtiyaç duyulan proteinin karşılanmasında tercih
edilmektedir. Normal büyüklükte bir yumurtanın %12.9'u yaklaşık 6.6 g'ı proteindir.
Yumurta proteini, insanların gıda maddeleri ile alması gereken aminoasitlerin tamamını
içermektedir. Günde iki adet yumurtanın tüketilmesi yetişkin bir insanın ihtiyacı olan
hayvansal proteinin yaklaşık yarısını karşılayabilmektedir. Ayrıca yumurtanın kalori
düzeyi oldukça düşüktür (80-85 kcal). Yumurta sarısı demir, kalsiyum, bakır, çinko, A, D
ve B vitaminleri bakımından da zengindir
2. 2013 yılının Ağustos ayında Türkiye'de
ticari faaliyet gösteren işletmelerdeki tavuk yumurtası üretimi 1.4 milyar adet olarak
gerçekleşmiştir. Bu miktar sadece ticari olarak faaliyet gösteren işletmelerden
sağlanmıştır
3. 2009 Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)'nün verilerine göre
Türkiye'de kişi başına yılda 9.4 kg yumurta tüketilerek kişi başına günlük alınması
gereken hayvansal proteinin 3 g'ı yumurtadan sağlanmıştır
4.
Türkiye'deki yumurta tavukçuluğu sektörü 2012 yılı itibariyle 1100 ticari işletme,
3000 kümes, 15.7 milyar adete ulaşan yumurta üretimi ve 351 milyon dolara ulaşan
ihracat rakamlarıyla sürekli büyüme eğilimindedir. Yumurta sektörü yaklaşık 3 milyar TL
ciroya sahip ve hali hazırda 100 bin civarında kişiye doğrudan veya dolaylı olarak
istihdam sağlamaktadır5.
YUMURTA ÜRETİMİNDE KULLANILAN YETİŞTİRME SİSTEMLERİ
Konvensiyonel Kafes Sistemi
Bu kafesler 1930'lu yıllarda Amerika'da geliştirilmiştir6. Önceleri ıslah çalışmaları
için tavukların bireysel olarak barındırılması amacıyla yapılan kafesler zamanla
tavukların gruplar halinde beraber barındırıldığı sistemlere dönüşmüş, bunu daha fazla sayıda tavuk barındırılabilen koloni kafeslerinin kullanımı
izlemiştir7. Kafesler genellikle galvanizli metalden
üretilmekte olup İsveç'te tamamen plastikten üretilmiş
kafesler de bulunmaktadır8. Tavukların küçük gruplar
(5-7 tavuk) halinde veya bireysel olarak barındırılması
esasına dayanmaktadır. Tavukların tüm ihtiyaçları kafes
içerisinde karşılanmaktadır. Kafesler tek veya çok katlı
olacak şekilde üretilmektedir. Tek katlı kafes sistemleri
en eski model olup daha çok taşıma, hobi ve deneysel
amaçla kullanılmaktadır. Endüstriyel tavuk
yetiştiriciliğinde yüksek kapasite avantajı nedeniyle
günümüzde en sık tercih edilen kafes tipleri 3-8 katlı
sistemler olmakla birlikte 12 katlı örneklere de
rastlanmaktadır9. Avrupa Birliği (AB) standartlarına
göre kafeste tavuk başına en az 550 cm2'lik bir alan
belirlenmiştir. Amerika Yumurta Üreticileri (UEP)
tarafından tavuk başına önerilen alan 430-560 cm2
olarak tanımlanmıştır10. Kafeslerde oluk tipi yemlikler
kullanılmaktadır. Yemliklerin derinliği 12-14 cm, alt
genişliği 8-10 cm, üst genişliği 15-20 cm olabilmektedir9. AB standartlarına göre tavuk başına yemlik uzunluğu
en az 10 cm olarak belirtilmektedir. Kafeslerde yaygın
olarak damla tipi suluklar (nipel) kullanılırken, diğer
taraftan kap tipi suluklar da kullanılabilmektedir. AB'ye
göre oluk tipi suluk kullanılacaksa uzunluk yemlikte
olduğu gibi tavuk başına en az 10 cm olmalıdır. Ayrıca
nipel veya kap tipi suluk kullanılacaksa her kafeste en az
iki adet olması gerektiği belirtilmektedir. AB'nin kafesler
için belirlediği diğer şartlar arasında kafes yüksekliği için
minimum şartlar, kafes alanının %65'i 40 cm geri kalan
kısım 35 cm'den az olamayacak şekilde tasarlanmasıdır.
Kafes içi eğimin %10-14'ü aşmayacak şekilde olması
standartlarda tanımlanmıştır11.
Çok katlı sistemlerin yapımında batarya tipi ve
kaliforniya tipi olarak adlandırılan başlıca iki tasarım
bulunmaktadır. Kaliforniya tipinde kafesler tam olarak
birbirinin üzerine gelmemektedir. Bu nedenle dışkı
kafeslerin altında biriktirilmektedir. Bu kafes tipinde
bataryalı sisteme göre daha fazla taban alanına ihtiyaç
duyulmaktadır. Batarya kafes tiplerinde dışkının atılması
için sıyırıcı ya da gübre taşıyıcı kemerler
kullanılmaktadır. Ancak kemerler üzerindeki dışkının
kurutulması gerekmektedir. Bu amaçla dışkı üzerine
ısıtılmış taze hava gönderen hava tüpleri en sık
kullanılan sistemlerdendir8. Batarya kafes
sistemlerinde tavuk başına düşen alanın bir A4 kağıt
boyutundan daha az olduğu belirtilmiştir12-14.
Zenginleştirilmiş Kafes Sistemi
Bu kafeslere mobilyalı (furnished) ya da modifiye
kafesler de denilmektedir. Kafesler bataryalı kafes
sistemlerine benzemekle birlikte bataryalı kafes
sistemlerinden daha fazla alan ve yükseklik ile içerisinde
tavukların bazı normal davranışlarını göstermesine
olanak sağlayan ekipmanlarla donatılmıştır15.
Kafeslerde barındırılan tavuk sayısına göre geniş, orta ve
küçük mobilyalı kafesler olarak gruplandırılabilmektedir.
Geniş mobilyalı kafesler ilk olarak etlik piliç ebeveyn
kafeslerinden türetilmiştir. Kafesin boyutları için bir
sınırlama olmamakla birlikte günümüzde 60 tavuğu barındıracak büyüklükte üretilmektedir. Orta mobilyalı
kafeste genellikle 15-30 tavuk, küçük mobilyalı kafeste
15 tavuk barındırılmaktadır. Zenginleştirilmiş kafes
sistemleri folluk, altlık materyali ve tünek gibi
ekipmanlarla yumurtacı tavukların refahını arttırmaktadır.
Aynı zamanda bu sistemler konvensiyonel kafes
sistemlerine göre tavuk başına 50 cm2 daha fazla alan
sağlamaktadır12. AB'nin direktifleri ve Çiftlik
Hayvanlarının Refahına İlişkin Yönetmelik doğrultusunda
zenginleştirilmiş kafeslerde folluk, tavuk başına 15 cm
olacak şekilde tünek ve gagalama ile eşelemeye imkan
veren altlık kullanılması ön görülmektedir. Folluklar
kafesin bir köşesinde veya bir bölgesinde yer almaktadır.
Yükseklik göz önüne alınarak tünekler kafes zemininden
biraz yukarıya yerleştirilmiştir8. Öte yandan tavuk
başına en az 600 cm2'si kullanılabilir alan olacak şekilde
toplam 750 cm2 alan olmalıdır. Kullanılabilir alan dışında
her noktada en az 20 cm yükseklik ve kafes toplam alanı
2000 cm2'den az olmaması şartları aranmaktadır. Yemlik
uzunluğu tavuk başına en az 12 cm olmalıdır. Ayrıca
nipel veya kap tipi suluklardan her kafeste en az iki adet
olması gerektiği bildirilmektedir. Kafesler arası koridor
genişliği en az 90 cm, zemin ile kafes katları arası
mesafe en az 35 cm olmalıdır ve kafeste bir tırnak
aşındırıcının bulunması gerekmektedir11. Kafes
yüksekliği tüm modellerde genelde 45 cm olacak şekilde
tasarlanmıştır.
Kafessiz Sistemler
1964 yılında İngiltere'de Ruth Harrison'un “Animal
Machines” isimli kitabının yayınlanması ile yumurtacı
tavukları da kapsayan entansif yetiştirme metotları ve bu
metotların hayvan refahına olan etkileri hakkında insanlar
bilinçlenmeye başlamıştır. Yayınlanan bu kitap
uluslararası bir etki oluşturarak 1965 yılında Brambell
Komitesi'nin kurulmasına neden olmuştur16. 1968'de
hayvanların korunmasıyla ilgili yeni yasanın kabulüyle
birlikte İngiliz Hükümeti tarafından 1993 yılında Çiftlik
Hayvanları Refah Konseyi (FAWC) kurulmuştur.
Brambell Komitesi ve FAWC üretim sistemlerinin
hayvanların kendi etrafında dönme, kendisini tımar etme,
ayağa kalkma, yere uzanma, kol ve bacaklarını açarak
gerinme gibi özgürlüklere izin vermesi gerektiğini
vurgulamıştır7,16,17. Özellikle yumurtacı tavukların
kafeslerdeki refah durumuna ilişkin birçok araştırma
yapılmış ve tavukların 5 temel özgürlüğe erişebilmesi için
kafesler yerine alternatif sistemlerin getirilmesi ön plana
çıkmıştır. 23.12.2011 tarih ve 28151 sayılı resmi
gazetede yürürlüğe giren çiftlik hayvanlarının refahına
ilişkin yönetmelikte kafessiz bütün sistemler alternatif
sistem olarak tanımlanmaktadır. Alternatif sistemler çok
çeşitli yapıda tasarlanıp inşa edilebilmekte ve değişik
yönetim uygulamaları ve gereksinimleri de beraberinde
getirebilmektedir. Hayvanların sürekli içeride (indoor) ya
da kısmen de dışarıda (outdoor) gezinebilmesine göre
çeşitlilik arz etmektedir. Tamamen içeride olanlar altlıklı,
ızgaralı, çok katlı kafessiz (aviary) sistemler ile tavukların
zaman zaman dışarı çıkmasına olanak sağlayan serbest
sistem (free-range) ve diğer sistemler olarak
ayrılmaktadır.
Altlıklı Sistem
Bu sistemde tavuklar zemin üzerine serilmiş altlık
materyali üzerinde yerde barındırılmaktadır. Et
üretiminde kullanılan tavukların tamamı ve damızlık
yetiştiriciliğinin çoğu altlıklı kümeslerde yapılmaktadır18. Altlık materyali olarak saman, odun talaşı, çeltik
kavuzu, kum ve toprak sıklıkla kullanılmaktadır.
Yumurtacı tavuklar açısından kümes içerisinde folluk ile
tünek bulundurulmaktadır. Altlık sayesinde tavuklar toz
banyosu, eşeleme ve yem arama gibi davranışları
sergileyebilmektedirler19.
Izgaralı Sistem
Altlıklı zeminle beraber, kümesin ortasında ya da
uzun kenarlarında yer alan ızgaralı kısım olacak şekilde
kurulmaktadır. Izgaralı kısım zeminden 80-90 cm
yükseklikte bulunan ve tabanı tahta, plastik ya da tel
örgüden imal edilmektedir. Yemlik, suluk ve folluklar bu
katta bulunmakta ve folluklar sulukların 30-50 cm önünde
yerleştirilmektedir8. Altlıklı kısımda tavuklar toz
banyosu, eşeleme gibi davranışlarını yapabilmektedir.
Altlıklı kısmın tavuk başına en az 250 cm2/tavuk11,20
olacak şekilde ve yerleşim sıklığının 9 tavuk/m2'yi
aşmayacak şekilde planlanması gerekmektedir21.
Çok Katlı Kafessiz Sistem (Aviary, Kuşluklu)
Folluklu, folluksuz ve bu sistemin ilk tiplerinden olan
portal sistemlerden oluşabilmektedir. Aviary sistem
barınağın dikey olarak kullanılmasını sağlayarak
tavukların katlar arası hareket edebilmesine imkan
vermektedir. Folluk entegre edilmeyen sistemde
hayvanların bulunduğu alan ile folluklar arasında altlıklı
bir alan bulunmakta ve bakıcı bu alanda gezebilmektedir.
Folluk entegreli sistemde her katta genellikle iki sıra
folluk bulunmaktadır8,19. Çok katlı oluşu sebebiyle
batarya tipi kafeslere benzemekte ancak katlar arasında
tavuklar özgürce hareket edebilmektedir. Katlar arasında
geçişi sağlamak amacıyla tünek, basamak, merdiven gibi
yapılar kullanılmaktadır9.
Serbest Sistem (Free-Range)
Izgaralı ya da çok katlı kafessiz sistemlerin açık bir
alanla kombine edilmesiyle bu sistem meydana
gelmektedir. Bilinen en eski yetiştirme sistemlerinden
olan bu sistem tavukların gün içerisinde barınak dışında
da dolaşabilmelerine imkan sağlamaktadır. Tavuklar
doğal davranışlarını sergileyebildiği geniş alana sahip
olabilmekte ve güneş ışığından faydalanabilmektedirler.
Öte yandan stres faktörlerinin azlığı ile tavukların sağlıklı
olmasına katkıda bulunmaktadır. Bu sistemde kümesin
dışa açılımı için yeterli sayıda çıkış deliği bulunmalı(1000
tavuk için en az 2 m dışarıya açılan açıklık bulunmalıdır)
ve tavukların dolaşacağı dış alanın önemli ölçüde yeşil
bitki örtüsüyle kaplı olması gerekmektedir. Dış ortam
bazen serayla kapatılabilmektedir. Seranın hem altlık
kalitesine hem de kümes içi sıcaklığın korunmasında
önemli faydaları olduğu vurgulanmaktadır. Tavukların
kum banyosu ihtiyacı tamamen kümes dışından
karşılanıyorsa tavuklar günde en az 4 saat bu alanda vakit geçirmelidirler. Açık alanda hektar başına düşen
tavuk sayısı 2500 (tavuk başına 4 m2) olmalıdır9,12,15,21-24.
Diğer Sistemler
Tamamen açık alanda, etrafı çevrilmiş, çadırlı veya
mobil kümesler tavukların barındırılmasında sık olarak
kullanılmayan alternatif sistemlerdendir. Mobil kümesler
dış alanda tavukların ihtiyacı olan yeşil alanlara
taşınabilmektedir. Kümeslere yem, su, elektrik
sağlamadaki zorluklar ve gübrenin kontrolü bu
sistemlerin en büyük dezavantajları olarak
sayılabilmektedir. Diğer taraftan bu sistemde yetiştirilen
tavukların vahşi hayvanlardan korunması bu sistemlerin
uygulanmasını zora sokmaktadır8.
YETİŞTİRME SİSTEMLERİNİN AVANTAJLARI VE
DEZAVANTAJLARI
Yumurtacı tavukların refahı göz önüne alınarak
AB'nin 1999/74/EC konsey direktifiyle AB'ye üye
ülkelerde 1 Ocak 2012'den itibaren konvensiyonel
bataryalı kafes sistemleri yasaklanmıştır11. Bu
bağlamda tavukların refahını gözeten yetiştirme
sistemlerinin seçilmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Konvensiyonel kafeslerin en önemli dezavantajı
tavukların sınırlı hareket edebilmesidir. Batarya kafes
sistemlerinde tavuk başına düşen alanın A4 kağıt
boyutundan daha az olduğu belirtilmiştir12-14. Bu
durum tavukları çeşitli metabolik hastalıklara ve kemik
problemlerine hassas hale getirmektedir25. Tüm
bunlara rağmen ABD'de yumurtacı tavukların %95'i,
Kanada'da %98'i, Avustralya'da %91'i batarya kafes
sistemlerinde tutulmaktadır6,26. Belçika'da da batarya
kafes sistemleri en popüler sistemler arasında
bulunmaktadır27. Konvensiyonel kafes sistemlerinin
yasaklanmasının ekonomik yönden büyük zararlar
getireceği ve rekabeti olumsuz etkileyeceği
belirtilmektedir16. Konvensiyonel kafes sisteminde iş
gücü düşük, tavuk ve elde edilen yumurta başına giderler
az olduğu için tercih edilmektedir28. Üstelik kafeslerde
koksidiyozis ve ascaris gibi paraziter hastalıklar ile diğer
hastalıkların görülme riski düşük düzeyde olduğundan
avantajlı sayılmaktadır. Kafeslerde hijyenik şartlar daha
kolay sağlanabilmektedir. Küçük gruplar halinde
barındırılan tavuklarda sabit sosyal hiyerarşinin
şekillenmesiyle kanibalizm, tüy gagalama ve sıkışmaya
bağlı refah sorunları az şekillenmektedir29.
Konvensiyonel kafeslerde yetiştirilen ve iyi idare edilen
sürülerde haftalık ölüm oranı genellikle %0.1'den daha
azdır25. Altlıklı sistemde ölüm oranının
zenginleştirilmiş kafeslere göre daha yüksek olduğu
bildirilmiştir30. Buna ilaveten İskandinavya'da
yetiştirme sistemleri üzerine yapılan çalışmalarda freerange
ve altlıklı kafeslerdeki ölüm oranının konvensiyonel
kafeslere kıyasla daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Altlıklı
sistemlerde ölüm oranının sebepleri arasında en çok
erisipelas, kolibasilloz ve pastörellozisi içeren bakteriyel
enfeksiyonlar yer almaktadır31. Zenginleştirilmiş kafes
sistemleri, içerisinde barındırdığı ekipmanlarla tavukların
bazı normal davranışlarını sergilemesine olanak sağlamaktadır15. Özellikle kafeslerdeki tüneklerin
tavuklarda yemden yararlanma üzerine olumlu etkisi
olabileceği ve tavukların kemik yapısını sağlamlaştırdığı
bildirilmektedir32,33. Ancak bu sistem de tavuklara
yeterli kemik gelişimine uygun hareket imkanı
sağlayamamaktadır. Kullanılan tüneklerin yerleşimi
atlama esnasında kemik kırıklarına sebep olabilmektedir.
Tüneklerin uygun şekilde yerleştirilmesinin yaralanma ve
sakatlanma riskini azalttığı vurgulanmıştır25. Tünek
kullanan tavuklarda saldırganlığın azaldığı, yakalanmaya
karşı direnmedikleri ve canlı ağırlıklarının tünek
kullanmayanlara oranla yüksek olduğu gözlenmiştir34.
Tavukların birbirlerinin üzerine dışkılamaları ve
takiplerinin konvensiyonel kafeslere oranla zor
olmasından dolayı zenginleştirilmiş kafesler dezavantajlı
duruma düşebilmektedir7.
Tavuklarda hayvan refahının belirlenmesinde ağrı
önemli bir yer tutmaktadır. Kafessiz sistemlerdeözellikle
vahşi hayvanlar, diğer kuşlar, hastalıklar ve gaga kesimi
ağrı kaynağı olabilmektedir. Bu sistemlerde kanibalizm
ve tüy çekme sık görüldüğünden gaga kesimi tartışmalı
konular arasında yer almaktadır. Amerika'da ise
kanibalizm ve tüy çekmeyi azaltmak için gaga kesimi
yapılmaktadır. Korku da ağrı gibi refah göstergesi olarak
bilinmektedir. Bu sistemlerde yetiştirilen tavuklar çevresel
faktörlerin etkisiyle korkuya maruzkalabilmektir25.
Kafessiz sistemlerde tavuklar doğal davranışlarını
sergileyebildiği geniş alana sahip olabilmekte ve freerange
sistemlerde güneş ışığından da
faydalanabilmektedirler. Öte yandan stres faktörlerinin
azalması tavukların sağlıklı olmasına katkıda
bulunmaktadır. Özellikle dış alanda gezinen tavuklar
eşeleme, toz banyosu, yem arama gibi davranışlarını
sergileyebilmektedirler12,15,35.
Tavuklardaki ayak sağılığında en yaygın görülen
problemler ayak tabanı dermatiti, şişkinlik, hiperkeratoz
ve aşırı tırnak uzamasıdır25. Ayak parmaklarındaki
hiperkeratoza zenginleştirilmiş kafeste konvensiyonel
kafese kıyasla daha az rastlanmaktadır36. Aşırı
uzamış tırnaklar kolayca kırılabileceğinden kanamaya yol
açarak hayvanları enfeksiyonlara duyarlı kılmaktadır.
Kafessiz sistemler eşeleme davranışına olanak
sağladığından aşırı tırnak uzamasının önüne
geçilmektedir37.
Kanatlıların bakım ve idaresinde hava kalitesi
solunum sisteminde önemli bir rol oynamaktadır. Düşük
hava kalitesi özellikle havada asılı halde bulunan
bakterilerin taşınması ile ilişkili olarak hayvan sağlığı
üzerinde olumsuz etkiye sahiptir38. Yüksek toz
konsantrasyonu yumurtacı tavuklarda yüksek ölüm
oranına sebep olmaktadır39. Hava kalitesinin
zenginleştirilmiş kafeslere kıyasla ızgaralı ve aviary
sistemlerde daha düşük olduğu görülmüştür30.
Yumurta kalite özellikleri bakımından yapılan
incelemelerde, zenginleştirilmiş kafes ile konvensiyonel
kafes sisteminden elde edilen yumurtalarda ağırlık
bakımından farklılık bulunmamıştır40. Benzer şekilde,
konvensiyonel kafes sistemiyle aviary sistemde yetiştirilen 27-63 haftalık yaşlardaki tavuklardan elde
edilen yumurtalarda büyüklük yönünden farklılık olmadığı
gözlenmiştir41. Kabuk kalitesi üzerine yapılan bir
çalışmada42, aviary sistemdeki yumurtaların kabuk
kalınlığının, ağırlığının ve kabuk yüzdesinin daha fazla
olduğu görülmüştür. Bir diğer çalışmada43, kabuk
sağlamlığı farklı yetiştirme sistemlerinde karşılaştırılmış
(konvensiyonel kafes, zenginleştirilmiş kafes, aviary ve
free-range) aviary sistemdeki yumurtaların daha sağlam,
free-range sistemdekilerin ise zayıf olduğu belirlenmiştir.
Kafessiz sistemlerde yetiştirilen tavuklarda folluk dışına
yumurtlamanın fazla olduğu görülmüş, bununda kırık ve
çatlak yumurta oranını arttırdığı gözlenmiştir34,44.
İngiltere'de free-range sistemde eggdrop sendromuna
bağlı klinik vakalar kaydedilmiştir25. Free-range
sistemlerde yumurta sarısının konvensiyonel kafes
sistemine oranla karotenoid madde miktarının
yüksekliğinden dolayı daha koyu sarı renge sahip olduğu
ve kabuk kalınlığının daha fazla olduğu bildirilmektedir45,46. Ayrıca kafes sisteminde ak pH'sının yüksek
olduğunu da belirlemişlerdir. Araştırmacılar, yumurta
kalite özelliklerinin yetiştirme sistemlerinden etkilendiğini
ve free-range sistemlerde yumurta iç ve dış kalite
özelliklerinin üniform olarak sürdürebilirliğinin zor
olduğunu bildirmişlerdir. Pistekova ve ark.47'nın
bataryalı ve altlıklı sistemlerden elde edilen tavuk
yumurtalarında kalite özelliklerini incelemek için yaptıkları
araştırmada, derin altlıklı sistemdeki yumurta ve akının
daha ağır, yumurta kabuğunun ise daha hafif olduğu,
kabuk kalınlığı ile yumurta sarısı ağırlığı bakımından
sistemler arasında fark olmadığı belirlenmiştir. Ayrıca
derin altlıklı sistemde yumurta kolesterol seviyesinin
daha yüksek ve yumurta sarısının daha koyu renkte
olduğu bulunmuştur. Samman ve ark.48 organik
sistemde elde edilen yumurtaların konvensiyonel
sistemle karşılaştırıldığında yumurta sarısının daha
yüksek oranda palmitik ve stearik asit içerdiği, toplam
tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri bakımından
sistemlerin benzer olduğu, araşidonik asit düzeyinin
konvansiyonel sistemde üretilen yumurtalarda daha
düşük olduğunu bildirmişlerdir. Anderson49 serbest
dolaşımlı sistemlerden elde edilen yumurtalarda total yağ
oranı, tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri oranının kafes
sisteminden yüksek, total kolesterol, vitamin A ve E
oranlarının ise benzer olduğunu belirtmiştir. Yumurtadaki
iz element içeriği üzerine yapılan bir çalışmada50,
yumurtanın yenilebilir kısmındaki potasyum ve çinko
düzeyinin konvensiyonel sistemde yüksek olduğunu,
kabuktaki magnezyum düzeyinin organik sistemde
yüksek, çinko düzeyinin de önemli ölçüde düşük
olduğunu bildirmişlerdir.
SONUÇ
Yumurta tavukçuluğunda kullanılan yetiştirme
sistemleri göz önüne alındığında refah düzeyi ve verimi
üst düzeyde tek başına sağlayacak bir sistemin
bulunmadığı görülmektedir. Ancak her bir yetiştirme
sistemi için uygulanacak iyi bakım ve idare stratejileriyle
refah düzeyi ve verim iyileştirebilmekte veya üst
düzeylere getirilebilmektedir. AB'ye uyum sürecinde olan
Türkiye'de alternatif sistemlerin sayısının her geçen gün artacağı beklenmektedir. Üreticilere yol göstermesi
amacıyla mevcut sistemlerin durumlarının iyi analiz
edilmesinin ve yeni alternatif sistemlerin araştırılmasının gelecekteki yapılanmaya faydalı olacağı
düşünülmektedir.