Zeytin ağacı önemli biyolojik özelliklere sahip çok yıllık bir bitkidir. Ülkemiz 1.75 milyon ton zeytin üretimi ile dünya zeytin üretiminde %8.8’lik paya sahiptir
1,2. Zeytin hasadında tane ile birlikte dalından koparılan yapraklar, sofralık zeytin üretiminden arta kalan ezikler, çürük zeytin taneleri gibi standart dışı kalmış zeytinler, yağ sanayi artıklarından zeytin posası (prina) ve kara suyu gibi atıklar mevcuttur. Bu atıklar genellikle kanatlı beslenmesinde önemli fenolik yapıdaki yem katkı maddeleridir
1,3. Fenolik bileşiklerin en önemlilerinden biri ise oleuropeindir. Oleuropein zeytin yaprağı ve meyvelerinde doğal olarak bulunup zeytin meyvesine hissedilen acılığı veren aromatik fenolik bir bileşiktir
2,4. Aromatik bitkilerin; doğal olmaları, birçok aktif bileşik içermeleri, lezzet, aroma, antimikrobiyal, antiparazitik, antihelmintik, antioksidan ve sindirime yardımcı etkilerinin varlığı ve ekonomik olmaları onların yüzyıllardır tedaviye yardımcı olarak kullanılmalarına neden olmaktadır
1,4.
Japon bıldırcınları (Coturnix coturnix japonica) 17 günlük kuluçka süresine sahip, 5-6 haftada cinsel olgunluğa ulaşan, kısa sürede canlı ağırlık kazanan, hastalıklara stres faktörlerine dayanıklılık gösteren, yüksek adaptasyon yeteneğine sahip, et ve yumurta verimi yüksek, yetiştiriciliği de yaygın olarak yapılan popüler bir kanatlı türüdür.
Zira insanların gereksinim duydukları hayvansal ürünlerin bol miktarda, yüksek kalitede, uygun zamanda mümkün olduğu kadar ucuza sağlanması önemlidir. Hayvansal proteinlerin temin edilmesinde bıldırcın yetiştiriciliği önemli rol oynamakta ve bıldırcınlar hızlı, kaliteli, ucuz hayvansal protein kaynağı olarak tüketime sunulmaktadır. Son yıllarda kanatlı yetiştiriciliğinde kanatlıların daha kısa sürede kesim ağırlığına ulaşması, yem maliyetlerinin düşürülmesi önemli bir konu haline gelmiş ve çeşitli yem katkıları kanatlı yemlerine katılmaya başlanmıştır 5-7.
Canlılarda başlıca azotlu son ürünler amonyak, üre ve ürik asittir. Memeliler azotu üreye dönüştürerek vücutlarından uzaklaştırırken, kanatlılar normal besleme koşullarında azotun önemli bir bölümünü ksantin dehidrogenaz enzimi aktivitesiyle ürik asit oluşturarak vücutlarından uzaklaştırır. Bununla birlikte kanatlılarda azotun eliminasyonunda arginaz enzimi aktivitesiyle üre oluşumunda rol alabilmektedir. Özellikle memelilerde proteinlerin yapı taşı olan aminoasitlerin yıkımı sonucu ortaya çıkan ve organizma için toksik olan amonyak karaciğerde Krebs Henseleit üre döngüsü ile detoksifiye edilerek ürenin biyosentezi gerçekleşmektedir 4,8. Arginaz (L-Argininamidinohidrolaz; EC 3.5.3.1) üre siklusunun en son basamağını katalize ederek L-arginini, üre ve ornitine hidrolize eder. Arginazın iki izoenzimi mevcuttur. Arginaz I, sitozolik form olup karaciğerde bulunur ve amonyağın detoksifikasyonundan sorumludur. Arginaz II, mitokondrial formdur ve üre döngüsü bulunmayan karaciğer dışındaki dokularda bulunmaktadır 9. Arginaz II; proteinlerin yapısına katılan prolin ve hidroksiprolin sentezinin prokürsürü olan ornitin sentezinde 10,11, poliaminlerin biyosentezinde; immun cevap oluşumunda, ayrıca tümör biyolojisinde rol oynamaktadır 12-14. Karaciğerde üre döngüsünün tüm enzimleri ve maksimum düzeyde de arginaz bulunmaktadır. Böbrek gibi tam üre döngüsü bulunmayan dokularda da arginaza rastlanmaktadır. Üre böbrek yolu ile atılırken, böbrek arginazının arginini hidrolize etmesi ile oluşan ornitin; poliaminlerin, glutamatın (ɣ-amino bütrik asitin (GABA) prokürsürüdür), prolinin ve hidroksiprolinin sentezinde kullanır. Prolin ve GABA hücre sinyalizasyonunda, prolin ise kollajen sentezi için gereklidir. Putresin, spermin ve spermidin olarak bilinen poliaminler ise hücre çoğalmasında, iyon kanalları ve nörotransmitter reseptörlerin modülatörü olarak görev yapmaktadır 15,16.
Kanatlılarda görülen sıcak stresi, ani sıcaklık değişimleri ve/veya yüksek çevre sıcaklıkları ile karakterize olup tüm canlılarda hücresel boyutlara da varabilen bir cevaba yol açmakta ve ölüme kadar götürebilmektedir. Sıcaklık stresinde; immun sistemin zayıflaması, dokulardaki antioksidan mekanizmaların azalması ve dolayısı ile reaktif oksijen türlerinin artışı hayvanlarda direnci azaltmakta ve ilerleyen zamanla birlikte ölümlerin artışı ile ciddi ekonomik kayıplar oluşmaktadır 17.
Bu çalışma, sıcaklık stresi altındaki bıldırcınlara yumurta kabuğu ve oleuropein ilavesinin böbrek arginaz aktivitesi üzerine etkisinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır.